Close Menu
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Son Yazılar
    • Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç
    • Ramazan Risalesi
    • Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman
    • Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri
    • Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir
    • Keşif ve Keramet – Ali SÖZER
    • Tevessül ve İbni Teymiyye ‘ ye Dair
    • Tevessül Konusunda Doğru Tavır
    Facebook
    Haznevi.net
    • Ana Sayfa
    • Haznevi Ekolü
    • Şeyh Muhammed Haznevi
    • Şeyh Muhammed Muta
    • İSLAM
    • ENGLISH
    • İletişim
    Haznevi.net
    You are at:Home»Hayatü's Sahabe»Taif Ahalisinden Sakif Kabilesinin Müslüman Olması

    Taif Ahalisinden Sakif Kabilesinin Müslüman Olması

    0
    By admin on 14 Ekim 2015 Hayatü's Sahabe

    Hz. Peygamber’in Sakîf’ten Dönmesi ve Urve b. Mes’ud’un Müslüman Olması

    – Hz. Peygamber, Sakîf kabilesinden ayrılıp Medine’ye dönerken, onlardan Urve b. Mes’ud, onun peşine düştü. Hz. Peygamber henüz Medine’ye varmadan önce ona yetişti. Müslüman oldu ve kavmine İslâm dinini götürme teklifinde bulundu. Hz. Peygamber

    ‘Onlar seni öldürürler’ dedi. Çünkü onlardan gördüğü muameleden biliyordu ki onlar İslâm’ı kabul etmeyecekleri bir gurura sahiptirler. Urve

    ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Ben onların katında, bâkire kızlarından daha sevimliyim’ dedi. Hakikaten Urve onlar içerisinde çok seviliyor ve kendisine itaat da ediliyordu.[1]

    ——————————————————————————–

    [1] Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/169.

    Urve’nin, Kavmini İslâm’a Davet Etmesi ve Allah Yolunda Şehit Düşmesi

    Urve, Taif’e döndü, onları İslâm’a davet etti. Onların kendisine karşı çıkmayacaklarını umuyordu. Çünkü o, onların büyükleriydi. Yüksek bir binanın üzerine çıkarak oradan onları İslâm’a davet etti. Dinini açığa vurdu. Onlar ise her taraftan Urve’ye ok yağdırdılar. Bu oklardan biri isabet ederek onu öldürdü. Ölmeden önce kendisine

    ‘Sen bu akıtılan kanın hakkında ne diyorsun ’ diye sorulduğunda

    ‘Bu bir cömertliktir. Allah bununla bana ikramda bulunmuştur. Bu bir şehâdettir ki Allah Teâlâ bana şehitlik mertebesi göndermiştir. İçimde, Hz. Peygamber Taif’i terketmeden önce şehit düşenlerin içinde ne bulunuyorsa o vardır. Beni onlarla beraber defnediniz’ dedi. Onu daha önceki şehitlerle beraber gömdüler. Denildiğine göre Hz. Peygamber, Urve hakkında şunları söylemiştir: ‘Onun kavmi içindeki durumu tıpkı Yâsin sahibinin kavmi içindeki durumu gibidir.[1]

    ——————————————————————————–

    [1] Yasin sahibinden kasıt Habib en-Neccar’dır. Kavmiyse Antakyalılardır. Habib en-Neccar onları Hz. İsa’nın elçilerine iman etmeye çağırdı, onlar da onu öldürdüler.

    Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/169.

    Sakîf Kabilesinin Abdi Yâ Leyl b. Amr’ı Hz. Heygamber’e Göndermeleri ve Onun Bazı Haberler Götürmesi

    Urve’yi öldürdükten birkaç ay sonra Sakîf kabilesi aralarında istişâre ettiler ve etraflarında bulunan Araplara karşı savaşma güçleri olmadığını anladılar. Çünkü bütün bu Araplar Hz. Peygamber’e biat edip müslüman olmuşlardı. Sonra içlerinden bir kişiyi Hz. Peygamber’e gönderme kararı aldılar. Böylece Abdi Yâ Leyl b. Amr’ı, beraberinde anlaşmalılardan iki kişi ve Benî Mâlik’ten de üç kişi olduğu halde Hz. Peygamber’e elçi olarak gönderdiler. Bu grup Medine yakınlarındaki Kanâh denilen yerde konakladılar. Orada, Hz. Peygamber’in ashabının binek hayvanlarını otlatma sırası kendisine gelen Muğîre b. Şûbe’yi gördüler. Muğîre de onları görünce koşarak gelişlerini Hz. Peygamber’e haber vermeye gitti. Yolda Ebubekir’le karşılaştı. Ona Sakîf heyetinin gelişini haber verdi ve

    ‘Eğer Hz. Peygamber kavimlerine, bazı şartları kabul ettiğini bildiren bir ahitnâme yazarsa biat edip İslâm’a gireceklerini’ söyledi. Bunun üzerine Ebubekir Muğîre’ye

    ‘Ne olursun Benden önce Hz. Peygamber’e bu müjdeyi sen verme. Bunu Hz. Peygamber’e ben söylemiş olayım’ teklifinde bulununca Muğîre bunu kabul etti. Hz. Ebubekir huzura girdi ve Hz. Peygamber’e Sakîf heyetinin gelişini müjdeledi. Sonra Muğîre Medine’den çıkarak diğerlerinin yanına gitti ve develeri onlarla beraber Medine’ye getirdi. Yolda onlara Hz. Peygamber’e nasıl selam vermeleri gerektiğini söylediyse de onlar ancak câhiliyet selamı ile selam vereceklerini söylediler ve bunda da ısrar ettiler. Hz. Peygamber’in yanına geldiklerinde mescidde onlar için bir çadır kuruldu. Halid b. Said b. As onlarla Hz. Peygamber arasında gidip geliyor, elçilik vazifesi yapıyordu. Kendilerine Hz. Peygamber’den bir yemek getirildiğinde o yemekten Halid b. Said yemeden önce yemiyorlardı. (Zehirlenmekten korkuyorlardı). Ahitnâmeyi de onlar için yine Halid b. Said yazıyordu. İleri sürdükleri şartlardan birisi şuydu:

    ‘Üç sene tâgiyeye yani Lât’a ibadet etmemize izin vereceksin’ dediler. Arkasından da üçten ikiye, ikiden de bire düştüler. Sonra,

    ‘Tâif’e varışımızdan itibaren hiç olmazsa bir ay olsun ibadet edelim, ki kavmimizin aşırılarıyla anlaşıp, onları yola getirebilelim’ dediler. Fakat Hz. Peygamber onlar için herhangi bir zaman vermeyi kabul etmedi ve Ebu Süfyan b. Harb ile Muğîre b. Şûbe’yi onlarla birlikte gönderdi.

    ‘Bunlar sizinle beraber gitsinler ve Lât’ı yıksınlar’ dedi. Bunun üzerine onlar Hz. Peygamber’den namaz kılmaktan ve putları kendi elleriyle kırmaktan affedilmelerini istediler. Hz. Peygamber de buna cevab olarak ‘

    Putlarını kendi elleriyle kırmaktan onları affediyorum. Namaza gelince, içinde namaz olmayan bir günde hayır yoktur’ buyurdular. Bunun üzerine onlar da

    ‘Bu bizim için bir denâet (zillet) olmasına rağmen yine de kılacağız’ dediler.[1]

    – Sakîf heyeti geldiğinde Hz. Peygamber kalblerinin yumuşaması için onları mescidde konaklattı. Bu heyet Hz. Peygamber’e savaşa gitmemeyi, zekâtı vermemeyi, mallarının zekâtını toplayan bir memurun ve de idareleri için kendilerinden başka hiçbir görevlinin gönderilmemesini şart koştular. Hz. Peygamber de

    ‘Savaşa gitmemeyi size verdim. Zekâtınızı toplayacak birisini göndermemek meselesini de size verdim. Üzerinize vali veya idareci olarak tayin edilenler de sizden olacaktır. Fakat içinde rükû (namaz) olmayan bir günde hayır yoktur’ buyurdu. O zaman Osman b. Ebi’l-As

    ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Bana Kur’an’ı öğret ve beni kavmime (Tâiflilere, Sakîf kabilesine) imam tayin et!’ dedi.[2]

    – Evs b. Huzeyfe şöyle anlatıyor: Sakîf heyetiyle birlikte Hz. Peygamber’e geldim. Halifler yani heyetin içerisindeki andlaşmalılar Muğîre b. Şûbe’nin evinde misafir edildiler. Benî Mâlik’e mensup olan bizler ise bir çadıra yerleştirildik. Her gece yatsıdan sonra yanımıza gelir, ayakta durarak bizimle konuşurdu. Çok durduğundan dolayı bazen ayaklarını bile değiştirirdi. Daha çok Kureyş’ten gördüğü eza ve cefayı anlatırdı. Bir keresinde şöyle demişti: ‘Ben üzülmem. Biz Mekke’de iken zayıftık ve zillet içerisinde bulunuyorduk. Medine’ye çıktıktan sonra harp bizimle onlar arasında değirmen gibi dönmeye başladı. Bazan biz onları mağlup ediyor, bazan da onlar bizi mağlup ediyordu’. Bir gece Hz. Peygamber’in ziyareti gecikti. Biz

    ‘Acaba bu gece niçin gelmedi ’ dedik. Biraz sonra geldiğinde

    ‘Kur’an’dan bir parça okuyordum ve onu bitirmeden de size gelmeyi uygun bulmadım’ buyurdular.[3]

    ——————————————————————————–

    [1] İbn İshak’tan

    [2] İmam Ahmed (Osman b. Ebi’l-As’tan); Ebu Davud. Ayrıca yine Ebu Davud’da Vehb’den gelen şöyle bir rivayet vardır: “Cabir’den, Sakif heyetini sordum. Şöyle dedi: ‘Kendilerinden sadaka alınmamasını ve cihada katılmamalarını istediler. Ben Hz. Peygamber’in ‘Onlar ileride müslüman olduklarında sadaka da verecekler, cihad da edecekler’ dediğini duydum”. (Bidaye, V/29; özet olarak.) Bidaye V/32 (Ahmed, Ebu Davud ve İbn-i Sa’d V/105 (yine Evs’den bunun bir benzerini).

    [3] Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/169-171. –

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
    admin

    Related Posts

    Ebu’l-Hasen Ali el-Haseni en-Nedvi’nin Önsözü

    Müellif Muhammed Yusuf Kandehlevî Kimdir?

    Allah’a ve Rasûlü’ne İtaat Hususundaki Ayetler

    Leave A Reply Cancel Reply

    • Son Eklenenler
    • Çok Okunanlar
    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    4 Haziran 2016

    Ramazan Risalesi

    16 Mayıs 2016

    Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman

    20 Nisan 2016

    Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri

    18 Nisan 2016

    Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir

    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Vasiyetleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Hayatı ve Yolunun Özellikleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Alaaddin Hazretlerinin Dilinden Şeyh Ahmed Haznevi Hazretleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Hazretin Sözlerinden Seçmeler

    • İslam Kültürü
    17 Kasım 2015

    Abid-Arif

    17 Kasım 2015

    Adak

    17 Kasım 2015

    Adet-i İlahiyye-İstidrac-Mucize

    17 Kasım 2015

    Ağlamak

    17 Kasım 2015

    Ahiret Yolculuğu

    • Haznevi Ekolü
    9 Temmuz 2015

    Allah İsmi Celili İle Zikretmek

    9 Temmuz 2015

    İnşirah Suresi ve Manevi Hayatımız

    9 Temmuz 2015

    Kuran-ı Kerim´de Zikir ve Tasavvuf Yolu

    9 Temmuz 2015

    Vesile Takva Cihad ve Tasavvuf

    8 Temmuz 2015

    Haznevi Mürşidlerine Genel Bir Bakış

    • Şeyh Muhammed Muta
    18 Şubat 2016

    Gerçek Muhabbet

    18 Şubat 2016

    Sünnetin Önemi ve İttiba

    17 Şubat 2016

    12 Rebiülevvel

    15 Şubat 2016

    Allah (c.c.) ve Rasulünü (sav.) Yüceltmenin Hakikatı

    15 Şubat 2016

    Müminlerin Hangisi Daha Akıllıdır ?

    Latest Reviews
    Etiket Bulutu
    abdest ahiret Allah bayram namazı cemaat cuma duası cuma namazı dua edep ehli sünnet ezan fitre gece namazı hac haram hatim hayrı istemek haznevi hilal imam iman irfan islam itikaf kuran musibet namaz niyaz orucun önemi oruç pişmanlık ramazan ramazana veda ramazan ayının büyüklüğü sadaka secde tasavvuf teravih tevbe teyemmüm tövbe umre yakarış yalvarış zekat
    Recent tabs widget still need to be configured! Add tabs, add a title, and select type for each tab in widgets area.
    © 2015 Haznevi.net

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.