Close Menu
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Son Yazılar
    • Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç
    • Ramazan Risalesi
    • Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman
    • Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri
    • Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir
    • Keşif ve Keramet – Ali SÖZER
    • Tevessül ve İbni Teymiyye ‘ ye Dair
    • Tevessül Konusunda Doğru Tavır
    Facebook
    Haznevi.net
    • Ana Sayfa
    • Haznevi Ekolü
    • Şeyh Muhammed Haznevi
    • Şeyh Muhammed Muta
    • İSLAM
    • ENGLISH
    • İletişim
    Haznevi.net
    You are at:Home»Şeyh Muhammed Muta»12 Rebiülevvel

    12 Rebiülevvel

    0
    By admin on 17 Şubat 2016 Şeyh Muhammed Muta

    Her yıl 12 Rebiülevvel gününde (Miladi 20 Nisan’da) varlığa mübarek bir münasebet, kerim bir hatıra zuhur ediyor ve bu zuhur kalplerin akidesini yeniliyor, ruhlara safasını yeniden döndürüyor. İslam âlemi doğudan batıya, kuzeyden güneye en faziletli yaratılmış ve en değerli insan ve bütün insanlığın bildiği en büyük resulün, dünyaya gelişini kutluyor.

    Kalemler ne yazarsa yazsın, O’nun (sav.) gerçek vasfını anlatamaz. O’nun (sav.) şanının ve değerinin yüceliğini, makamını ve kadrinin hakikatini sadece Efendimiz Hazret-i Muhammed’i yaratan bilir. O’nun (sav.) vasfı, Allah’ın kelamında zikredilmiş ve kıyamete kadar okunacak olan Kuran’da, o övülmüştür. Allah Teala (c.c.) şöyle buyurur: “Hiç şüphesiz sen büyük bir ahlâk üzerindesin.” (Kalem, 4)

    Başka bir ayette şöyle buyuruyor: “O, nefsinin arzusundan konuşmuyor! O’nun söyledikleri, bildirilen vahiyden başka bir şey değildir.”(Necm, 3-4) Bundan daha büyük vasıf var mıdır ey insanlar? Hatta Allah (c.c.) habibi Mustafasının ismini sözde ve inançta İslam’a giriş anahtarı olan kelime-i şehadette kendi adıyla birlikte zikretmiştir. “Şehadet ederim ki Allah’tan başka İlah yoktur ve yine şehadet ederim ki Muhammed Allah’ın resulüdür” diyoruz. Şehadet kelimesinde Allah’ın (c.c.) ismiyle birlikte Efendimiz Muhammed’in (sav.) ismini zikretmeyenin İslam’a girişi kabul edilmez. Aynı şekilde namazda da Efendimizin ismi Allah Teala’nın ismiyle birlikte zikredilir. Teşehhüdde Allah’ın (c.c.) ismiyle birlikte Efendimizin ismini zikretmeyenin namazı kabul edilmez. Bundan daha büyük yüceltme ve daha büyük bir makam var mıdır?

    Sahabe-i kiram, Allah (c.c.) onların hepsinden razı olsun, O’ndaki (sav.)kerim ahlâkı bildiler ve O’nun (sav.) yüce hedefini idrak ettiler. Allah Teala (c.c.) onlara Efendimizin sırrının cemalinden bir kısmını gösterdi. O’nun (sav.) sevgisini hiçbir zaman ayrılmayacak şekilde ruhlarıyla birleştirdi. Hatta O’nu (sav.) kalplerinin tahtına oturttular ve canlarını O’nun (sav.) için feda ettiler. O’na (sav.) itaat etmek, evlatları, malları, canları ve sahip oldukları her şeyleriyle yardım etmek için biat ettiler.

    Allah’ın (c.c.) gönderdiği bu rahmetten bizim istifade etmemiz gerekir. Allah Teala, Efendimiz (sav.) hakkında şöyle buyuruyor: “Ey Resulüm! Biz seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik.”(Enbiya, 107) Yani ey Muhammed (sav.), biz seni ancak bütün insanlara rahmet olasın diye gönderdik, demektir. Kim sana iman ederse mutlu olur ve kurtulur, sana iman etmeyen ise hüsrana uğrar.

    Ehl-i hikmetten birisi, Efendimizin getirdiği rahmete şöyle bir örnek verdi: Eğer Allah Teala mahlukat için yeryüzünde bol ve soğuk bir su çıkarsa, bu pınarın suyu tatlı olsa, insanlar bu pınara kolayca ulaşabilse, hayvanlarını ve ekinlerini bu pınardan sulasalar, onlar üzerindeki nimetler bu pınar sebebiyle çoğalır. Diğer yandan tembel bazı kimseler, bu sudan nasibini almasalar, pınarından su içmeseler, pınar aynı güzelliğiyle akar durur ama tembeller nasiplenemez. İşte bu pınarın kendisi, Allah’tan bir rahmettir ve iki grup insan için bir nimettir. Fakat onun suyundan faydalanmayan tembel kimse, kendisini bundan mahrum etmiştir, kendi kendine zarar vermiştir. Dolayısıyla Efendimiz -bu pınar gibi- bütün insanlar için rahmettir, hatta kâfiler için bile.

    Abdullah bin Abbas (r.a.), “Ey Resulüm! Biz seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik.” ayetinin tefsirinde, şöyle der: Yani hem müminler hem mümin olmayanlar için rahmettir. Kim Allah’a ve Resulü’ne iman ederse, bu iman o kimse için dünyada ve ahirette rahmettir. Allah’a ve Resulü’ne inanmayan ise, daha önceki milletlere isabet eden azaplardan kurtulur. Nitekim daha önce, Peygamberimizden önceki nebilerin kavmi onları yalanladıklarında Allah Teala yalanlayanları suda boğma, şekillerini değiştirme ve yere batırma gibi yollarla helak etmiştir. Fakat Peygamber Efendimizi yalanlayanların azabını Allah Teala, ölüme veya kıyamet gününe ertelemiştir. Öyleyse Efendimiz, hem müminlere hem de mümin olmayanlara rahmettir.

    Allah Teala, Peygamber Efendimizi kendisinin bazı isimleriyle isimlendirmiştir. Kuran’da O’na (sav.)“Rauf” ve “Rahim”demiştir. “Şanım hakkı için, size kendinizden öyle izzetli bir peygamber geldi ki, sıkıntıya düşmeniz O’na ağır gelir; size düşkündür, müminlere karşı rauf ve rahimdir.”(Tevbe,128)

    Yani size gelen bu Resul sizden biridir, O’nun (sav.) doğruluğu ve güvenilirliğini biliyorsunuz. Sıkıntıya düşmeniz O’na (sav.) ağır gelir. Size bir meşakkat, istenmeyen bir şey ve eziyet ulaşması O’na (sav.) ağır gelir. Sizin dalaletten doğru yola çıkmanıza çok isteklidir, tövbe etmenizi ve Hakk’a dönmenizi çok ister. O (sav.) rauf ve rahimdir, size yumuşak davranmayı sever, sizin için hayır ister. Allah Teala’nın, Efendimizi göndermekle bizi nimetlendirdiği bu rahmet ne kadar büyüktür!

    Efendimiz Hz. Muhammed’in (sav.)ümmetine olan rahmetiyle, bize zarar ve eziyet olacak şeylerden sakınabiliyoruz. Efendimiz bu durumu şuna benzetir: “Benim ve sizin haliniz şu adamın durumuna benzer. O adam bir ateş yakmış, bu ateşe kelebekler ve çekirgeler düşmeye başlamış, o da onları ateşten uzaklaştırmaktadır. Ben sizi belinizden tutup ateşten alıyorum sizse elimden kayıyorsunuz.” (Müslim, Fezail 19 )

    Kutlu nebinin ashabına, ümmetine verdiği bu örnek, bizi uyarmak, sakındırmak; Allah’ın haramlarını işlemekten ve günaha düşmekten korkutmak içindir. Ateşe götüren nefsin arzularına uymayı, kelebeğin ateşe düşmesine benzetmiş, çünkü kelebeğin durumu ateşin ışığını takip etmektir, bu takip sonucunda kelebek ateşe düşer. Aynı şekilde şehvetlerine uyan kimseyi, bu iş sonunda azaba götürür. Peygamber Efendimiz şehvetlerine uyanların cahilliğini, kelebeğin cahilliğine benzetmiştir. Kelebek ateşin onu yakacağını zannetmiyor ama sonunda ateşin içine düşüyor.

    Dünyada insanın hali de böyle, fısk u fücura, günah ve isyana dalıp bunları rahatça işliyor, dünyanın şehvetleri ve zevkleri peşinde koşuyor ne Allah’ın (c.c.) tehdidine, ne nasihat edenlerin öğütlerine ne de Resulullah’ın (sav.) irşadına dönüp bakıyor. İşte böyle gafletin içine batmışken ansızın ölülerin arasına katılıyor, orada daha önce hayır ve şerden neyi takdim etmişe onunla baş başa kalıyor.

    Bizi doğru yola iletmesi ve geniş rahmetinin içine alması için Allah’a dua ediyoruz. O istediklerini yapmaya kadirdir. Allah’tan her yerde İslam’ın kuvvetini daha da güçlendirmesini, müslümanlara her meydanda yardım etmesini, üzerlerindeki bela ve zorlukları kaldırmasını ve onlara tarafından yardım göndermesini, müslümanları güzel bir şekilde dinlerine döndürmesini talep ediyorum. Allah Teala (c.c.) hepinizi hayırla mükafatlandırsın, yorgunluklarınızı dünya ve ahirette sizin rahatınız kılsın. Rabbimiz her şeye kadirdir.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
    admin

    Related Posts

    Gerçek Muhabbet

    Sünnetin Önemi ve İttiba

    Allah (c.c.) ve Rasulünü (sav.) Yüceltmenin Hakikatı

    Leave A Reply Cancel Reply

    • Son Eklenenler
    • Çok Okunanlar
    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    4 Haziran 2016

    Ramazan Risalesi

    16 Mayıs 2016

    Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman

    20 Nisan 2016

    Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri

    18 Nisan 2016

    Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir

    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Vasiyetleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Hayatı ve Yolunun Özellikleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Alaaddin Hazretlerinin Dilinden Şeyh Ahmed Haznevi Hazretleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Hazretin Sözlerinden Seçmeler

    • İslam Kültürü
    17 Kasım 2015

    Abid-Arif

    17 Kasım 2015

    Adak

    17 Kasım 2015

    Adet-i İlahiyye-İstidrac-Mucize

    17 Kasım 2015

    Ağlamak

    17 Kasım 2015

    Ahiret Yolculuğu

    • Haznevi Ekolü
    9 Temmuz 2015

    Allah İsmi Celili İle Zikretmek

    9 Temmuz 2015

    İnşirah Suresi ve Manevi Hayatımız

    9 Temmuz 2015

    Kuran-ı Kerim´de Zikir ve Tasavvuf Yolu

    9 Temmuz 2015

    Vesile Takva Cihad ve Tasavvuf

    8 Temmuz 2015

    Haznevi Mürşidlerine Genel Bir Bakış

    • Şeyh Muhammed Muta
    18 Şubat 2016

    Gerçek Muhabbet

    18 Şubat 2016

    Sünnetin Önemi ve İttiba

    17 Şubat 2016

    12 Rebiülevvel

    15 Şubat 2016

    Allah (c.c.) ve Rasulünü (sav.) Yüceltmenin Hakikatı

    15 Şubat 2016

    Müminlerin Hangisi Daha Akıllıdır ?

    Latest Reviews
    Etiket Bulutu
    abdest ahiret Allah bayram namazı cemaat cuma duası cuma namazı dua edep ehli sünnet ezan fitre gece namazı hac haram hatim hayrı istemek haznevi hilal imam iman irfan islam itikaf kuran musibet namaz niyaz orucun önemi oruç pişmanlık ramazan ramazana veda ramazan ayının büyüklüğü sadaka secde tasavvuf teravih tevbe teyemmüm tövbe umre yakarış yalvarış zekat
    Recent tabs widget still need to be configured! Add tabs, add a title, and select type for each tab in widgets area.
    © 2015 Haznevi.net

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.