Yazar: admin

Hibe´nin Tarifi Hibe´nin lügat mânâsı, ´herhangibir istihkak olmaksızın verilen atiyye´ demektir. Hibe´de, alan kişi için bir yarar sözkonusudur. İşte buna binaen bizzat malların kendisi hibe edilebildiği gibi, bizzat ma! olmayan şeyler de hibe edilebilir. Malların bizzat kendilerinin hibe edilebileceğine delâlet eden ayetler şunlardır: (Allah) dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşe­der. (Şûra/49) İhtiyarlığıma rağmen bana İsmail ve İshak´ı bağışlayan Allah´a ham-dolsun. Şüphesiz kî rabbim duayı işitendir. (İbrahim/39) Mal olmayan şeylerin hibe edilebileceğine delâlet eden ayetler de şunlardır: (Ey rabbimizî) Katından bize rahmet ihsan et! (Aîu İmran/8) Kendini Peygamber´e hibe eden ve peygamberin de kendisini almak istediği mü´min kadını (ona…

Read More

El-Umra Umra, emir kelimesinden alınmıştır ve hibe eden kişinin ´Ben bu evi hayatım boyunca sana verdim´ veya ´Bu evi hayaLim boyunca senin için kıldım´ veya ´Senin ve “benim hayatım boyunca kıldım. İkimiz de öl­düğümüz zaman, o benim varislerime intikal edecektir´ diyerek bir malı hibe etmesidir. Görüldüğü gibi bu lafızlar hibenin lafızlarıdır. Fakat bir şarta, hibe edenin veya kendisine hibe yapılanın hayatına bağlanmıştır. Oysa hibe´nin şartlarından biri, bir vakte bağlamamaktır. Bununla beraber hibe sahih, şart bâtıl kabul edilir. Bu, daha önce geçen hü­kümden istisna edilmiştir. Çünkü bu hususta Hz. Peygamber´den birçok hadîs rivayet edilmiştir. Utnra (ehli için, rukba da ehli için)…

Read More

İcare, lugatta ücret anlamına gelir. Buna ecr de denir. İcare, çalışarak elde edilen yararlı işlerde kullanılır. Ecr kelimesi ise genellikle ahiret sevabı için kullanılır. İcare´nin ıstılahı mânâsına gelince, Muğni´l-Muhtaç müellifi onu ´menfaat üzerine yapılan bir akid´ şeklinde tarif etmektedir. ´Menfaat üzerine yapılan akid´den maksat, kişinin o menfaatleri kendi mülküne geçirmesidir. Nitekim icare1 nin bir tarifi de ´Bedelden ötürü menfaatleri mülkiyete geçirmek´ şeklindedir. Tarif menfaat şartı üzere yapılmıştır ve icarenin erkanından bir erkan olarak menfaat´ten ve şartlarından söz edildiğinde bunun izahı yapılacak­tır. İcare´nin Meşruiyeti Müslümanlar, Kur´an ve Sünnet´e dayanarak icare´nin meşru ve caiz olduğunda ittifak etmişlerdir. Şayet sizler için (çocuklarınızı) emzirirlerse,…

Read More

Ceâle´nin Tarifi . Lugatta ceâ/e, kişinin herhangi birşeyi yapma karşılığında herhangi bir kişiye tayin etiği mal demektir. Ceâle´nin ıstılahı mânâsı ise kişinin, belli bir çalışma karşılığında ma­lum olan bir parayı vermeyi kendisine vacib kılmasıdır. Bu çalışma, belli bir kişi tarafından da, belli olmayan bir kişi tarafın­dan da gerçekleştirilebilir. İleride celâle´nin rükünlarından bahsederken bunlar daha açık olarak izah edilecektir. Ceâle´nin Meşruiyeti Ceâle meşrudur, Ebu Said eî-Hudrî´nin rivayet etiği şu hadîs-i şerif de buna delâlet etmektedir: Hz. Peygamber´in ashabından bir grup yolculuğa çıktılar, bir Arap kabilesinin yanında gecelediler. Onlardan kendilerini misafir etmesini istediler, fakat onlar misafir etmedi. O gece kabilenin reisini yılan…

Read More

Sulh´un Tarifi Lugatta sulh nizayı kesmek, hasımların arasını bulmak ve onları ba -rıştırmak anlamına gelir. Şer´î ıstılahta ise sulh, nizayı kaldıran, barışı sağlayan bir akiddir. Sulh´un Meşruiyeti Sulh, caiz ve meşrudur. Bazen de mendub olur. Allah Teâlâ sulh´un bir hayır olduğunu şu şekilde ifade etmektedir: Sulh hep hayırdır. (Nisa/128) Bu ayet, sulh´un meşruiyetinin delilidir. Çünkü hayır olan herşey, Allah´ın şeriatında meşru, şerr olan herşey de yasaktır. Nitekim Allah Teâiâ şöyle buyurmaktadır: Onların fısıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur;, ancak sadaka vermeyi veya bir mâruf işlemeyi veya insanların arasını düzeltmeyi emreden başka. Kim bunu Allah´ın rızasını arayarak yaparsa, yarın biz ona büyük bir…

Read More

Havale´nin Tarifi Havale lugaita nakl veya intikal anlamına gelir. Istılahta ise bir bor­cun bir zimmetten diğer bir zimmete nakledilmesini gerektiren bir akiddir. Muğni´î-Muhtaç´da^ şöyle tarif edilmektedir: ´Havale, malın bir zimmetten başka bir zimmete intikal etmesidir´. Fakat birinci tarif daha fazla kullanılmaktadır. Havale´nin Meşruiyeti Şu hadîsler, havalenin meşruiyetine delâlet etmektedir: Zengin kişinin, borcunu ödemeyi uzatması bir zulümdür. Sizin biri-niz(in talep etliği şeyin edası) bir zengine havale edildiğinde (havaleyi kabul ile ona) müracaat etsin.[1] Zengin birisinin üzerine havale yapılırsa, o havaleyi kabul etsin.[2] Değişik asırlarda yaşayan müslümanlann tümü havalenin meşru ve caiz olduğunda ittifak etmişler ve bu hususta müslümanlar arasında ihtilaf olduğu…

Read More

Şufa´nın Tarifi Şu´fa lugatta, iki şeyi birbirine yapıştırmak, eşlemek, ilave etmek anlamına geİir. Şufa´nın ıstılahı anlamı ise üçüncü bir kişiye satılan bir şeyi ortaklık sebebiyle öncelikle satın alma-hakkıdır. Ortaklardan biri hissesini ortağından başka birine sattığı zaman, şufa hakkı olan diğer ortak satılan malı o kişinin ödediği parayı vererek alabilir. Meselâ iki kişi bir eve ortak olsalar, ortaklardan biri hissesini başkasına satsa, diğer ortak bunu işittiğinde malı alan kişiden -onun rızası olmasa dahi-ödediği parayı vererek geri alabilir. Bu, temellükte (mülk edinmekte) şer´an asıl olanın hilafinadır. Zira bir mal, şer´an ancak sahibinin rızasıyla mülk edinilebilir. Bu hakka şufa denilmesinin sebebi, ortakların mallarını…

Read More

Musâkat (Sulama) Musâkat kelimesi, sulama anlamına gelen sakyi kökünden gelmek­tedir. Musâkat´ın ıstılahı anlamı, meyvesini paylaşmak üzere bağ veya hurma ağaçlarını sulayıp hizmet etmek için bir işçiye vermek üzere yapı­lan akiddir. Buna sulama mânâsına gelen musâkat isminin verilmesinin nedeni, bu muamelede sulamanın çok önemli olmasıdır. Çünkü ağaçlar herşeyden daha çok suya muhtaçtırlar, sulama yapmak ise diğer çalışma­lardan çok daha zordur. Buna aynı zamanda muamele adı da verilir. Fakat musâkat ismi -belirtilen nedenlerden ötürü- daha uygundur. Musâkat´ın Meşruiyeti Musâkat´ın meşruiyetine hem Sünnet, hem de İcma delâlet etmek­tedir. İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: ´Rasûlullah (s.a) Hayber afazisinden çıkan meyveden, ekinden her mahsulün yarısı…

Read More

Muzâraa ve Muhâbara´nın Tarifi Muzâraa kelimesi, ekip biçmek mânâsına gelen zer kökünden gelmektedir. Istılahta muzâraa; tohum, toprak sahibine ait olmak şartıyla mahsulü bölmek üzere araziyi bir işçiye işletmek için vermektir. Muhâbara kelimesi, toprağı sürüp nadasa bırakmak anlamına gelen hibar kökünden gelmektedir. Muhâbara lugatta yumuşak arazi demektir. Muhâbara´nın ıstılahı anlamı ise tohum işçiye ait olmak şartıyla mahsulü bölmek üzere araziyi işletmeye vermektir. Muzâraa ile muhâbara arasın­daki tek fark muzâraa´da tohumun arazi sahibine, mubâbara´da işe tohu­mun işçiye ait olmasıdır. Muzâraa ve Muhâbara Muamelelerinin Meşru Olup Olma­dığı Muzâraa ve muhâbara muamelelerinin her ikisi de -eğer akid sadece toprağın işletilmesi için yapılırsa- bâtıldır. Meselâ…

Read More

Âriye´nin Tarifi Lugatta âriye, geçici olarak ve iade edilmek üzere alınan nesnedir. Bu mânâyı tazammun eden akde de âriye denir. Âriye kelimesi, tedavül anlamını ifade eden teavür kelimesinden alınmıştır. Bu ise ´elden ele inti­kal etmek´ anlamına gelir. Âriye´nin ıstılahı anlamı ise malın aslı sahibine ait olmak üzere yararlanılması helâl olan bir malından yararlanmayı baş­kasına mubah kılmaktır. Bu bakımdan âriye akdi, malı emanet olarak alan kişi için aldığı maldan istifade etmeyi içermektedir: Malı emanet ola­rak alan kişi sadece ondan istifade edebilir, onu başkasına kiralayamaz, hibe edemez, vakfedemez, satamaz. Sadece kendisinden yararlanılması mubah olan bir nesneyi emanet olarak vermek sahih olur. Bu…

Read More