Close Menu
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Son Yazılar
    • Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç
    • Ramazan Risalesi
    • Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman
    • Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri
    • Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir
    • Keşif ve Keramet – Ali SÖZER
    • Tevessül ve İbni Teymiyye ‘ ye Dair
    • Tevessül Konusunda Doğru Tavır
    Facebook
    Haznevi.net
    • Ana Sayfa
    • Haznevi Ekolü
    • Şeyh Muhammed Haznevi
    • Şeyh Muhammed Muta
    • İSLAM
    • ENGLISH
    • İletişim
    Haznevi.net
    You are at:Home»Son Peygamber»Abdulmuttalib´in Himayesinde

    Abdulmuttalib´in Himayesinde

    0
    By admin on 4 Kasım 2015 Son Peygamber

    Habeşli cariye Ümmü Eymen, Muhammed´i Ebva´dan alıp Mek­ke´ye götürdü. O temiz çocuğu, dedesi Abdulmuttalib´e teslim etti. İyi bir şekilde yaşamış olan Muhammed (sav), o zaman 6 yaşma varmıştı. Abdulmuttalib O´nu himayesine alıp yanında alıkoydu.Abdulmuttalib´in evinde bir sürü küçük çocuklar, genç erkek ve kadınlar vardı. Abdulmuttalib´in evinde Hamza ile Abbas da yaşı­yorlardı. Orada Abdulmuttalib´in eşi ve annesinin amcası kızı Hale de vardı. Hale, aynı zamanda peygamber efendimizin akrabası da oluyordu.

    Fakat öz anası gibi O´na bakması mümkün değildi. Ken­di kocasının çocuklarına baktığı gibi Muhammed´e de bakması ta­bii ki imkansızdı. Öz anası değil daha çok teyzesi gibidiydi. Çünkü annesinin amcası çocuklarının bakıcısı ve sahibesi idi. Muham­med´e ayrı bir gözle bakmıyordu. Aksine şefkatle ve çocuklarına gösterdiği merhametle ona bakıyordu. Muhammed, o evde şefkat ve iyilik atmosferi içinde yaşıyordu. Öksüzlüğünün kahrına uğra­madı. Ebeveynini yitirmekten dolayı ezilmişlik duymadı. Her ne kadar Hamza ile Abbas gibi izzet ve ikram görmediyse de yetimli­ğin ezilmişliği altında kalmadı. Fakat onlara yakın derecede bir ikram görüyordu. Gösterebildikleri kadar O´na şefkat gösteriyor­lardı.

    Dedesi Abdulmuttalib, onda ideal bir çocuk Özellikleri görüyor­du. Abdulmuttalib´te, onun için iki sevgi birleşmişti. Biri ölümün kısa sürede alıp götürdüğü babasının sevgisi, diğeri de babasını temsil etmekte olan çocuğun sevgisi. Bu nedenle Abdulmuttalib O´nu hep kendi yakınında tutardı. Yetim kimse, kendi tabiatı ica-bınca hep yalnızlık hisseder. Başkalarından uzak durur. Şerefli ve ulu dedesi, bu yalnızlığın sevgili JMuhammed´in gönlüne olum­suz yönde etki yapmasından korktu. Bu nedenle de onu daha fazla kendine yaklaştırdı ki, hep onunla beraber olsun. İbn İshak´ın Si-ret adlı eserinde şöyle denmektedir:

    “Abdulmuttalib için Kabe´nin gölgesine minder serilirdi. Ço­cukları, Abdulmuttalib´in gelip minder üzerine oturmasından Önce başkaları gelip burmasınlar diye adeta bekçiler gib minde­rin etrafında otururlardı. Peygamber efendimiz de ele avuca sığ­maz bir çocuk olup, dedesi mindere oturmadan önce gelip kendisi otururdu. Amcaları O´nu minderden uzak tutmak için yakalar ve geri çekerlerdi. Bunu gören Abdulmuttalib: “Oğluma ilişmeyin! Allah´a andolsun ki, o büyük bir insan olacaktır.” derdi. Sonra Muhmmed´i yanına alarak beraberce minder üzerinde otururlar­dı. Eliyle sırtını sıvazlar ve Muhammed´in yaptığı işleri görünce sevinip hoşlanırdı.”

    Abdulmuttalib O´na özel olarak şefkatini gösterilirdi. O´nu doğrudan doğruya kendine mensup kılardı. Abdullah´ın oğlu de­mezdi de, benim oğlum derdi ki, Muhammed onunla ünsiyet kur­sun ve O´na yakın olsun. Ayrıca Abdulmuttalib´in oğulları arasında yalnız olduğunu, onlardan aşağı mertebece bulunduğunu his­setmesin, yetimliğin kahrını duymasın diye Abdulmuttalib mec­liste hep O´nu üstün tutardı, O´na özen gösterirdi. Kısacası Allah, Muhammed´in sevgisini Abdulmuttalib´in gönlüne yerleştirmişti.

    Öksüzlere bakan kimselerin en çok korktukları şey, öksüzün yalnızlık hissetmesi ve dolayısıyla insanlardan uzak durmasıdır. Hikmetli şefkatli ve alicenab dedesi Abdulmuttalib, bu öksüzün (Muhammed´in) gönlüne ünsiyet ruhunu aşılıyordu. Abdulmut­talib, sağlam karekteri ve ileri görüşlülüğü nedeniyle Muham­med´in ileride büyük bir insan olacağını sezinlemişti. O´nun bü­yük bir insan olacağını kanıtlayan harika halleri rüyasında gör­müştü. Ayrıca O´nun tavırlarında da bu belirtileri görebiliyordu. Halime´nin yanındayken köyden onunla ilgili olarak gelen haber­ler de bu hususu teyid etmekteydi. Naklettiğimiz haberlerden de anlaşıldığı gibi Abdulmuttalib, Muhammed´den büyük iyilikler ve yücelikler beklediğini dili ile ifade ediyordu. Bu konuda İbn İs-hak şöyle demektedir:

    “Amine hatun vefat edince dedesi Abdulmuttalib, Muham-med´i yanına aldı. Kendi çocuklarına göstermediği şefkati ona gösterdi ve O´nu bağrına bastı. Hep yanında bulunur ve kendine yaklaştırırdı. Yalnız kaldığı zaman Muhammed gidip dedesinin yatağının üzerine otururdu. Amcaları onu oradan çekip almak is­tedikleri zaman,dedesi Abdulmuttalib şöyle derdi: “Oğluma iliş­meyin o bir devlet kuracaktır .”[1]

    Bu evde atan bir başka yürek daha vardı. Bu yürek bütün sev­gisini, analık şefkatini Muhammed´e vermişti. Muhammed´in şahsında Amine hatunu görüyordu. Tıpkı anası gibi O´nu şefkat kanatlarının altına almıştı. Ebva köyünde garip kalan Muham-med´i Mekke´ye getirerek dedesine teslim etmişti. Bu atan yüre­ğin sahibi Ümmü Eymen idi. Abdulmuttalib, bu kadına çok güve­nirdi. Muhammed´i, kendisi sefere gideceği zaman bu kadına tes­lim eder ve onun gözetimine bırakırdı. Muhammed´e olanca titiz­lik ve özeni göstermesi için teşvikte bulunur ve şöyle derdi: “Ey Ümmü Eymen! Oğlumdan gafil olma, onu gözden ırak tutma, O´nu sidreye yakın çocuklar arasında görüyorum. Ehl-i kitap, oğ­lumun bu ümmetin peygamberi olacağına inanmaktadır.”

    Abdulmuttalib, Muhammed´e çok şefkat gösterir O´nu kendine arkadaş bilirdi. Aşın denecek kadar sevdiğinden dolayı onsuz ye­mek yemezdi. İlla da oğlumu yanıma getirin, derdi. Onlar da gidip Muhammed´i dedesine getirirlerdi. Fakat Cenab-ı Allah, bu çocu­ğu sevdiklerinden üçüncü kez yoksun bırakarak sınayacaktı. Ölüm, daha önceleri babasını alıp götürmüştü. Babası, yavrusu­nu görme sevincine ulaşamamıştı, ikinci defasında da Ölüm, ana­sını alıp götürmüştü. Taze bir fidan olan annesinin şahsında ana­lık şefkatini hissetmemişti. Fakat ölüm, yemyeşil bir dal olan ana­sını soldurup kurutmuştu. Üçüncü defasında da şerefli dedesinin, ölüm nedeniyle kendisini bırakıp gittiğini yaşayacaktı. Böylece hem uzak hem yakın babasını kaybetmişti. Ağıtçıların sözlerini işittiğinde kaybettiği dedesinin yüceliğini ve mertebesinin üstün­lüğünü hissetmişti. Dedesinin Ölüm döşeğinde yatmakta olduğu­nu ve ölümün kendisine yaklaştığım görünce, onu ne kadar sevdi­ğini iyiden iyiye anlamıştı. Abdulmuttalib´in kızları, mersiyeler diziyor ve ağıtlar yakıyorlardı. İbn İshak diyor ki: “Abdulmutta­lib ölmek üzere olduğunu hissetiğinde kendisine ağıt ve mersiye dizmeleri için kızlarına emir verdi. Kızları mersiye okurlarken kendisi de inliyordu.”

    Bu rivayetten anlaşıldığına göre Abdulmuttalib, Ölüm döşeğin­de iken dahi ihtiyarlık nedeniyle bunaklığa düşmemiştir.

    ——————————————————————————–

    [1] İbn Kesir, el-Bidaye Ve´n-Nihaye, c. 2, s. 282. –

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
    admin

    Related Posts

    Resulullah´a (s.a.v.) Hitap

    Fikri İstikrarsızlık

    Mecusilik

    Leave A Reply Cancel Reply

    • Son Eklenenler
    • Çok Okunanlar
    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    4 Haziran 2016

    Ramazan Risalesi

    16 Mayıs 2016

    Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman

    20 Nisan 2016

    Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri

    18 Nisan 2016

    Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir

    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Vasiyetleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Hayatı ve Yolunun Özellikleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Alaaddin Hazretlerinin Dilinden Şeyh Ahmed Haznevi Hazretleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Hazretin Sözlerinden Seçmeler

    • İslam Kültürü
    17 Kasım 2015

    Abid-Arif

    17 Kasım 2015

    Adak

    17 Kasım 2015

    Adet-i İlahiyye-İstidrac-Mucize

    17 Kasım 2015

    Ağlamak

    17 Kasım 2015

    Ahiret Yolculuğu

    • Haznevi Ekolü
    9 Temmuz 2015

    Allah İsmi Celili İle Zikretmek

    9 Temmuz 2015

    İnşirah Suresi ve Manevi Hayatımız

    9 Temmuz 2015

    Kuran-ı Kerim´de Zikir ve Tasavvuf Yolu

    9 Temmuz 2015

    Vesile Takva Cihad ve Tasavvuf

    8 Temmuz 2015

    Haznevi Mürşidlerine Genel Bir Bakış

    • Şeyh Muhammed Muta
    18 Şubat 2016

    Gerçek Muhabbet

    18 Şubat 2016

    Sünnetin Önemi ve İttiba

    17 Şubat 2016

    12 Rebiülevvel

    15 Şubat 2016

    Allah (c.c.) ve Rasulünü (sav.) Yüceltmenin Hakikatı

    15 Şubat 2016

    Müminlerin Hangisi Daha Akıllıdır ?

    Latest Reviews
    Etiket Bulutu
    abdest ahiret Allah bayram namazı cemaat cuma duası cuma namazı dua edep ehli sünnet ezan fitre gece namazı hac haram hatim hayrı istemek haznevi hilal imam iman irfan islam itikaf kuran musibet namaz niyaz orucun önemi oruç pişmanlık ramazan ramazana veda ramazan ayının büyüklüğü sadaka secde tasavvuf teravih tevbe teyemmüm tövbe umre yakarış yalvarış zekat
    Recent tabs widget still need to be configured! Add tabs, add a title, and select type for each tab in widgets area.
    © 2015 Haznevi.net

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.