Close Menu
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Son Yazılar
    • Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç
    • Ramazan Risalesi
    • Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman
    • Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri
    • Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir
    • Keşif ve Keramet – Ali SÖZER
    • Tevessül ve İbni Teymiyye ‘ ye Dair
    • Tevessül Konusunda Doğru Tavır
    Facebook
    Haznevi.net
    • Ana Sayfa
    • Haznevi Ekolü
    • Şeyh Muhammed Haznevi
    • Şeyh Muhammed Muta
    • İSLAM
    • ENGLISH
    • İletişim
    Haznevi.net
    You are at:Home»İmam Ebu Hanife»Önsöz

    Önsöz

    0
    By admin on 22 Şubat 2016 İmam Ebu Hanife

    Âlemlerin Rabbı olan Allah´tı Teâlâ´ya hamd ederiz. Peygam­berimiz Hazret-i Muhammed´e, Onun âl ve Ashabına salât ü selâm olsun.

    İslâm Fıkhının yüksek tedrisatı kısmında bu sene İmâm-ı A´zam Ebû Hanîfe Hazretlerini seçtim. Onun hayatım, hukuk gö­rüşünü ve fıkıh usulünü inceledim.

    Cenâb-i Hakk´ın bu büyük fakîhe, değerli hukukçuya bahşet­miş olduğu güzel sıfatları ve Özellikleri gösterir bir şekilde okuyu­culara onu doğru ve sahih olarak tanıtacak bir surette takdim edebilmek İçin, onun şahsiyetini tanıyıp kendisini ve fikirlerini an­lamak amaciyle hayatını İncelemeğe koyuldum. Ondan rivayet olu-nagelen akaide dair düşüncelerden fetvalardan ve kıyaslardan bir netice çıkarmağa çalıştım. Gerçekten tarih ve menakıb kitapların­dan o büyük imamın hayatını sahih bir suretini çıkarmak İçin yol hazır ve İşlek değildi.” Çünkü Ebû Hanîfe´nin mezhebine tâbi olan­lar onu medh ve senada çok İleri gittikleri gibi onu bir fakîh ve müctehîd derecesinden daha yukarı çıkarmışlardır. Onun aleyhin­de bulunanlar da ölçüsüz konuşmuşlar, onu ırzı ve Jini tecavüz­den masun obuası gereken bir Müslüman mertebesinden indirmek istemişlerdir.

    Mübalâğalı bir tarzda kusur ve meziyet değil de ancak haki­kati bulmak İsteyen araştırıcının aklı ona hücum edenlerle medih de ileri gidenlerin arasında hayretle şaşırıp kalmaktadır. Bu hayretten kurtulabilmek İçin çok gayret sarf etmesi ve yorulması gerekiyor; Eğer doğru ve sahih bir suret elde edebilirse bu onun yorgunluğunu giderecek ve bu gayretlerinin mükâfatı olacaktır.

    Ben onun hayatının üzerinden perdeleri kaldırdığımı, onu sa­ran gölgeleri silip ışıkları açtığımı zannediyorum. Bu uğurda çalışırken onun yaşadığı çağı anlattım, oha çağdaş olan meşhur fakîh-lerî etraflıca zikrettim. Zira İmâm-ı A´zam´ın onlarla münakaşalar yaptığı, savaştığı muhakkaktır. Aralarında fikir tartışmaları,, karşılıklı cevaplaşmalar olurdu. Bunları zikretmekle onun ruhuna, düşünce tarzını açıklamak ve çağdaşları İle aralarındaki fikir müna­kaşalarını belirtmek istedim.

    Bundan sonra onun siyasî kanaati ve dinî akidesi hakkında İncelemelere koyuldum. Çünkü bu büyük mütefekkiri bütün fikir cephelerinden inceleyebilmek İçin behemehar böyle yapmamız lâ­zımdı. Zira onun siyasî düşüncelerinin, hayattaki tutumu üzerinde tesiri olmuştur. Bu cepheyi İhmâl etmek, şahsı ve hayatı, kalbi ve fikri ile çok sıkı bir şekilde bağlı olan bir tarafını İhmâl etmek olur.

    Onun dinî akidelerine, İnançlarına gelince, bunlar o asra hâ­kim olan görüşlerin Özü demektir. Yalan yanlış şeylerden, haddi tecavüzden kurtulan kimselerin berrak ve temiz kanaatlarıdir. Bunlar Müslüman cemâatinin, ehl-İ sünnetini sahih ve doğru İnanç­larının bir ifadesidir. Dinin özü, yakînen İmanı ruhu bunlardır.

    Bu saydıklarımızdan doğru ve özlü bir hülâsaya vardıktan sonra İmamın fıkhını İncelemeye başladık ki, bu incelemelerden, asıl maksat ve birinci gaye zaten budur. Bu İşe evvelâ: Hüküm çı­karırken mukayyet olduğu umumî usulleri, fıkıhtaki metodunu be­yan etmekle başladık. Zira bunlar, onun ahkâmda açtığı çığırı, iç-tihad yolunu gösterir. Bu hususta Hanefiyyenln yazdıkları usulle­re İtinıad ettik ki, bunlarda muteber tuttukları senetleri ve onla­rın Ebû Hanîfe´ye isnadı yollarını zikrederler. Bunları uzun boylu tafsilâta dalmadan kısaca anlattık. Hanefiyye´nin zikrettikleri usûl ve esasların hepsini beyan etmeğe girişmedik. Çünkü bunların İçin­de öyleleri var ki, onu çıkaranlar, İmâmı A´zam´a, ve arkadaşları­na ne suretle nisbet edildiğinin senedini zikretmemislerdir. Bun­lar müteahhlrinin [1] İçtihadıdır, mütekaddimîne[2] mensup sa­yılamaz.

    tşte böylece asıl maksadımız olan Ebû Hamfe´nin usul ve me­todunu tanıyıp beyan ettikten sonra, bâzı füru1 mes´elelerini ince­lemeye kovulduk. Çünkü bunlardaki görüşler, onun şahsını ve ha­yatını bütün inceliğiyle göstermektedir. Meselâ İnsanın mâlik ol­duğu ve elinin altında bulunan mallarında tasarrufuna dair olan fıkıh bablan, İnsan iradesinin hürriyetiyle alâkadardır; ticaret ve tacirlerle İlgili fıkıh bölümleri murabaha, tevliyet, selem bölümleri hep bu kabildendir. Biz bu bölümleri geniş geniş anlatacak değiliz. Yalnız şu kadarım söyliyeceğiz ki, Ebû Hanîfe´nin aklî muhakeme­de hürriyetini, ticaret emniyetini, anlayışını, pazar, borsa mes´ele-

    lerini kavrayışım onlardan anlamak kabil olacaktır. Onun arzusu ve gayesi ticaret namusu ve emniyetini sağlamaktır. Ticarette ge­çer mal, emniyet ve ticarî itibar ve İtimattır.

    Ulemâ, hîle-i şer´iyyeler hakkında ilk konuşan Ebû Hatıîfe ol­duğunu söylerler. Onun için bu hususta onun, görüşünü açıkça bil­dirmek, söylediklerinin hakikatini beyan etmek İcabediyordu. On­dan naklolunanlarîa ona nisbet olunanlar arasında bir mukayese yapmak gerekiyordu.

    Bütün bu saydığımız usul ve füru´da İmâm-ı A´zam´ın görüş­leri ve düşünce tarzı, onunla arkadaşları arasındaki bazı ihtilâfları zikretmekle daha İyi görünüp meydana çıkacaktı. Onun için bâzı İhtilaflı meseleleri getirdik. Zîra ihtilâfı açıklamakla İhtilâfa dü­şen iki tarafın düşünce tarzları daha iyi belirtilir, tuttukları yol ay­dınlatılmış olur.

    Bu araştırma ve İncelemelerimizle bu parlak ilim zekâsının değerini gösteren neticeye ulaştıktan sonra, bahsi tamamlamak İçin İmâm-ı A´zam´ın bırakmış olduğu büyük fikir servetinde, İlim mirasında onun mezhebine tâbi olanların, ondan sonra nasıl ça­lıştıklarını beyan etmek İstedik. Hakikaten sonraki nesiller ne yap­tılar, bunlar muhtelif örflerle nasıl karşılaştılar. Onun metoduna göre mes´ele çıkarmaları (tahric), umumî kaidelerinin hüküm çı­karmağa uygunluğu ve elverişli olduğu, tahriç yapanların, İslâmî usulden ayrıl mıyarak Kitap ve Sünnetin gösterdiği doğru yolu mu­hafaza etmekle beraber, zamanın icaplarını güzel kavrayıp göz-önünde tuttukları belirtildi.

    Burada şu hakikati İkrar etmeliyiz ki, bütün bunları yaparken Cenâb-i Hakk´uı tevfîkmi diledik. Eğer Allah´ın tevfîkı olmazsa ga­yeye varamaz, hedefe ulaşanlayız. İnayet ve tevfıkıyle bize yardım etmesini Yüce Tann´dan niyaz eyleriz.

    «Yolun doğrusunu gösteren Allah´tır.»[3]

    Zilka´de 1364 – Kasım 1945

    MUHAMMED EBÛ ZEHRA

    ——————————————————————————–

    [1] Mâteahhirîn: Şems´ül-eimme-i Halvani´den (456), Hafiziddİn Bu-hari´ye kadar (693) olan ulema.

    [2] Mütekaddimîn: Şemsü´1-eimme-i Halvanîden (456) önceki ulema.

    [3] Nahl sûresi: 9

    Mütercimin Önsözü

    İmâm-ı A´zam Ebû Hanîfe hakkında Türkçe böyle mufassal bir eser yazılmış değildir. Onun için. Diyanet İşleri Başkanlığı ta­rafından[1] bu kitabın tercümesi teklif olununca bunu tereddüt­süz kabul ettim ve eseri seve seve dilimize çevirdim.

    Müellif, eserini kendi önsözüyle okuyucularına takdim et­miştir. Bana, onun söylediklerine ilâve edecek bir şey kalmamıştır.

    Tercümede metne sadık kaldım. Ancak her ilmin özel terim­leri olduğundan bu eserde de fıkıh terimleri aynen muhafaza edil­miştir, selem, istisna´, istlshab gibi tabirler kullanılmıştır. Mev­zuun münasebeti icabı Usül-i Fıkıh ve Hadîs bahislerine temas edil­miş, bu ilimlerin terimleri aynen muhafaza edilmiştir. Bu terimlere alışık olmıyanlara bunlar me´nûs gelmeyebilir. Fakat ben, onları aynen yazmaktan başka ne yapabilirdim

    Eserin aslında bahislerin ve bendlerin başına birer rakam kon­muş fakat başlık yoktu. Fasıllara da bölünmemişti. Ben, kolaylık olsun diye rakamları muhafaza etmekle beraber hepsine o bahisle ilgili birer başlık koydum. Böylelikle eser pek sıkıcı olmadı sanı­rım. –

    Garpta İslâm Hukukuyla meşgul olanlar günden güne art­maktadır. Bizim de bu konuyu etrafiyle tanımamız her bakımdan lâzımdır.

    İslâm Hukukunu incelemek isteyenler için Hanefî Fıkhı en-.gin bir deniz gibidir. Fıkıh ve Usûl-i Fıkıh uleması, ne sağlam kai­deler kurmuşlar, ne çetin bahislere dalmışlar; bunları öğrenmek isteyenler. Fıkıh eserlerini mütalâa etmelidir. Ebû Hanîfe bu ba­hislerin merkezini teşkil eder. O, bunların ortasında bir şahika gi­bi yükselmektedir.

    Bu eser yalnız o devrin fıkhına ve sade Ebû Hanîfe´nin haya­tına ışık tutmakla kalmıyor, aynı zamanda İslâm hukukunu, Fıkıh tarihini ve İslâmda fikir cereyanlarım da aydınlatıyor. Bu itibarla gayet mühim bir boşluğu doldurmakta ve günden güne kendini sezdiren bir ihtiyacı karşılamaktadır.

    17 Temmuz 1959

    Osman KESKÎOĞLU

    ——————————————————————————–

    [1] Birinci baskı, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılmıştır.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
    admin

    Related Posts

    Giriş

    Ebu Hanife’nin Hayatı

    Ebu Hanife’nin İlmi ve Bu ilmin Kaynakları

    Leave A Reply Cancel Reply

    • Son Eklenenler
    • Çok Okunanlar
    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    4 Haziran 2016

    Ramazan Risalesi

    16 Mayıs 2016

    Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman

    20 Nisan 2016

    Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri

    18 Nisan 2016

    Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir

    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Vasiyetleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Hayatı ve Yolunun Özellikleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Alaaddin Hazretlerinin Dilinden Şeyh Ahmed Haznevi Hazretleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Hazretin Sözlerinden Seçmeler

    • İslam Kültürü
    17 Kasım 2015

    Abid-Arif

    17 Kasım 2015

    Adak

    17 Kasım 2015

    Adet-i İlahiyye-İstidrac-Mucize

    17 Kasım 2015

    Ağlamak

    17 Kasım 2015

    Ahiret Yolculuğu

    • Haznevi Ekolü
    9 Temmuz 2015

    Allah İsmi Celili İle Zikretmek

    9 Temmuz 2015

    İnşirah Suresi ve Manevi Hayatımız

    9 Temmuz 2015

    Kuran-ı Kerim´de Zikir ve Tasavvuf Yolu

    9 Temmuz 2015

    Vesile Takva Cihad ve Tasavvuf

    8 Temmuz 2015

    Haznevi Mürşidlerine Genel Bir Bakış

    • Şeyh Muhammed Muta
    18 Şubat 2016

    Gerçek Muhabbet

    18 Şubat 2016

    Sünnetin Önemi ve İttiba

    17 Şubat 2016

    12 Rebiülevvel

    15 Şubat 2016

    Allah (c.c.) ve Rasulünü (sav.) Yüceltmenin Hakikatı

    15 Şubat 2016

    Müminlerin Hangisi Daha Akıllıdır ?

    Latest Reviews
    Etiket Bulutu
    abdest ahiret Allah bayram namazı cemaat cuma duası cuma namazı dua edep ehli sünnet ezan fitre gece namazı hac haram hatim hayrı istemek haznevi hilal imam iman irfan islam itikaf kuran musibet namaz niyaz orucun önemi oruç pişmanlık ramazan ramazana veda ramazan ayının büyüklüğü sadaka secde tasavvuf teravih tevbe teyemmüm tövbe umre yakarış yalvarış zekat
    Recent tabs widget still need to be configured! Add tabs, add a title, and select type for each tab in widgets area.
    © 2015 Haznevi.net

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.