Close Menu
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Son Yazılar
    • Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç
    • Ramazan Risalesi
    • Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman
    • Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri
    • Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir
    • Keşif ve Keramet – Ali SÖZER
    • Tevessül ve İbni Teymiyye ‘ ye Dair
    • Tevessül Konusunda Doğru Tavır
    Facebook
    Haznevi.net
    • Ana Sayfa
    • Haznevi Ekolü
    • Şeyh Muhammed Haznevi
    • Şeyh Muhammed Muta
    • İSLAM
    • ENGLISH
    • İletişim
    Haznevi.net
    You are at:Home»İmam Malik»Maliki Hakkında İctihad ve Mezhebin Usulü

    Maliki Hakkında İctihad ve Mezhebin Usulü

    0
    By admin on 23 Şubat 2016 İmam Malik

    67- Hüküm Vermedeki Yolu:

    İmam Mâlik, Medine´nin yedi fukahasının fıkhını aldığı gibi baş­kalarından da aldı. Hadisleri de onlardan ve başkalarından aldı. Sonra ;talebesine Hz. Peygamber Aleyhisselâm´ın hadislerini rivayet edip I okutmağa başladı. Aynı zamanda İslâm dünyasının Doğusundan. Batı­sından kendisine mes´ele sormak için gelenlere fetva verirdi. Fetvayı. i dinlediği, duyduğu sözlere göre verirdi. Duyduklarında bulamazsa, o zaman onların benzerlerine göre cevap verirdi. Benzerlerde de yoksa, o zaman ictihad ederek Allah´ın kitabından ve Peygamberin sünnetin­den çıkardığına göre hüküm verirdi. Bunlarda nassın hitabına, fetvası­na, işaretine ve mefhumuna bakar, nasslar a/asında mukayese yapar, sünneti kitaptakilerle ölçer, nassda bir yardımcı bulamazsa, o zaman kıyas yoluyla hüküm verirdi. Eğer bir şeyde maslahat görürse, onu almağa mani´ bir nass da yoksa, ona göre hüküm verirdi. Çünki faydalı olana izin vermek, bu fıkıhta umumî bir asıldır: İmam Mâlik, bu hususta keskin görüşlü, Allah´ın tevfikiyle basîreti açık isabetli bir fakihtir.

    68- Bazı Avrupalıların Ters İddiaları:

    İmam Mâlik in fıkhının özü budur. Allah´ın kitabından, Hz. Pey­gamberin sünnetinden almak, sahabe fetvalarını deli! tutmak, kıyas yoluyla rey ile ictihad etmek, Mesâlih-i Mürseleyi kabul etmek. Mezhe­binin usulünü beyan ederken bunları açıklayacağız. Bu esaslar, işin değerini küçüksemeyen, yapanın hakkını kısmayan, esen inkâr etme­yen ve hakkı aramağa yönelik her bakış sahibinin kabu! edeceği bir şeydn Böyle iken, İslâm hukukuna, bizden başka bir gözle bakan bazı Avrupalılar, yazdıkları yazılarda bunun tersini gösteriyorlar, başka hedefe yöneliyorlar.Onlar ve onların yoluna kapılan bazı Şarklılar şöyla idda ediyorlardı:<<İmam Mail ,yeni bir fıkıh ekolü kurmuş değildir.O ancak iki yöne yöneldi:>>

    1 – Dağınık olan fıkıh mes´elelerini bir araya toplayıp düzene koy­mak, ki onlara göre o da tam bir tanzim değilse de, ne de olsa bir tanzimdir. Onlara göre bu tanzimde zamanın büyük etkisi olmuştur. Ona çağdaş diğer bir tanzim dahi vardır. O tanzimin onun çalışmaları üzerindeki tesir derecesini bilmek mümkün değil. Bunu söyleyenlerin elinde o çağdaşlarının tanzimine dair ellerinde birşey yok ki, Mâlik´in yaptığıyla onları karşılaştırıp tesir derecesini bilelim.

    2- İmam Mâlik´in çalışmaları, Medine halkınca bilinen ´ kânun âdetlerine yönelik imiş, onlara dini bir renk veriyormuş. Bu âdetler ise eski Arap âdetlerinin bir kopyası olup henüz dinle tamamiyle. uyuşmuş değilmiş. Bu âdetler çevrenin muamelâtıncten doğmuş âdet­ler imiş. Bunların bazısı Mâtik´e sünnet gibi görünmüş veya onlara sünnet adı verilmiş. Bu ise Arap kanun âdetlerini dini renge boyamak­tan, dine aykırı olabilecek âdetleri silmeğe çalışmaktan başka birşey değilmiş…

    69- Medine Ehlinin Ameli, Sünnet Eseridir, Bin Kişinin Binden Rivayeti Demektir:

    İşte onların İmam Mâlik´in (Allah ondan razı olsun) fıkhına bakışları böyle. Onu aslında yani Allah´ın kitabından ve Peygamber Aleyhisse-lâm´ın sünnetinden koparıp ayırmak istiyorlar. Onu eski Arap adetleri sanıp onlara dini kıyafet verdi, dağınık olanları topladı, derli toplu olmıyanları derleyip bir araya dizdi, diyorlar. Bu çok noksan ve ters bir görüştür. Dilersen buna: Karanlıkta körükörüne bir bakış, işleri gerçek yönüyle görmeyen bir görüş diyebilirsin! Kendilerine ters akseden bir gölge bu. Sebep ne olursa olsun, bu hakikata uymayan, doğru olmıyan

    bir görüştür.

    İmam Mâlik, iftiracılara böyle şüphe uyandıracak miras bırak­madı. Onun fıkıh yolu ışıklı, mesleği aydın yolu açıktır. Hadisleri muttasıl bir senedle veya mürsel ve munkatı´ olarak rivayet etti. Hükümleri nasslardan aldı, onları açık surette beyan etti. Allah´ın Kitabına aykırı birşey bulunca onu reddetti, onun Hz, Peygamber´e nisbetini inkâr eyledi. Nasıl ki köpeğin yaladığı kabın temizlenmesi için, biri toprakla olmak üzere yedi defa yunmasına dair olan haberi hadisi kabul ut-^h; ilerideibeyan edeceğimiz üzere Kur´an´a aykırı gördüğünden, onu rea-detti. Hadisten delil bulamayınca, ashabtan bir fetva ve kavil bulursa, onu aldı. Hz. Peygamberin verdiği hükümleri, Ashab-ı Kiramın yargıla­rını ders ve inceleme konusu yaptı. İctihadda seçkin bir yeri vardır. O Hz. Peygamber´den rivayet ve naktf olunanları tanıyıp öğrenmek husu­sunda Medinede olanlardan, Medine halkının yaptıklarından yardım-landı. Çünki onların ameli, Hz. Peygamber´den gördükleri mâruf bir işe tâbr olmaktan başka birşşy değildir. Bu görüş nerede onun fıkhını, bir takım adetler saymak nerede Onun yaptıklarını, Arap adetlerine, din kıyafeti vermek gibi göstermek nerede

    Onların bu yanlış iddiaya varmak için tuttukları bahane Medine halkının amelini delil tutmasıdır. Şunu unutuyorlar ki, o, Medine halkının her amelini deli! almıyor, ancak, Peygamberin hidâyetine uyarak, onun kavillerine tabi´ olarak yaptıkları galib zannı uyanan işlerde onları delil alır. Meselâ Müd ve Sâ´ ölçülerinde Peygamberin kullandığı mik­tarı bilmek gibi. Bu Arap âdetini almak değildir. Eğer Câhiliyet adetlerini alsaydı, o zaman Müşriklerin yaptıklarına başvurur, onları ölçü olarak bir kanun yapar, dini kılığa bürürdü. Medine ehlinin ameli olarak aldığı şeyler, bellidir ve bunları sayabiliriz. Eğer bu iddiayı yapan insaflı dav-ransa, görür ki, o, Medine ehlinin amelini almada, bir kişinin rivayetin­den daha kuvvetli, Peygamber eseri görmüştür. Onun için üstadı Rebia aynî yolda olduğundan: Bir kişinin bir kişiden rivayetinden, bin kişinin bin kişiden rivayeti daha kuvvetlidir, demiştir. O Medine ehlinin rivaye­tini alırken, bunu daha kuvvetli bir rivayet itibar etmiştir. Çünki bu bin kişinin bin kişiden rivayeti sayılır, yani sayılmayacak´kadar çok kişilerin rivayeti demektir. Böyle olanı almak elbet gereklidir.

    70- O Nassların Işığında Yeni İctihadlarda Bulundu:

    Onların, Mâlikin yaptığı, me´sur olanları tanzimden ibarettir, id­diası da İmam Mâlikin hayatına, ameli çalışmalarına, fıkhına uymaz, onlarla bağdaşmaz. Zira ondan naklolunan fıkıhta, ictihad ettiği bir çok mes´elelerde, onun görüşleri bulunmaktadır. İstinbat´ında müstakil bir yol tutmuştur, ondan önce kimse onlardan bahsetmiş , kimse onlar hakkında fetva vermiş değildir. İmam Mâlikin ilim meclislerinde doğu­dan, Batıçian her taraftan insanlar bulunurdu, onların kendi ülkelerinde, oralara özgü olaylar olurdu, bunları İmam Mâlik´e anlatırlardı. Her olay sahabeden ve tabiinden bir nakil veya fetva bulunmak imkansızdır, Medine ehlinin, onların zann.nca, velev câhiliyet adeti üzere olsun a cevap olacak her hususta bir ameli bulunsun, bu da makul ir Öyleyse mutlak ictihad lazımdır ve Mâlik de bunu yapmıştır. Kur an-ı Kerimin ve Hz. Peygamberin sünnetinin ışığı altında yeni görüşler ortaya sürmüştür. Onun için biz, İmam Mâl.kln : Ihm, Fıkıh ve ictihad alanında nasibini kısmak isteyen bu grubun iddiasını.redde­der ve yüzlerine çarpıyoruz. Bunu, fıkhının kaynaklarından sozeder-ken açıklayacağız.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
    admin

    Related Posts

    Giriş

    Hayatı ve Çağı

    Halifelerle, Devlet Adamlarıyla Alakası

    Leave A Reply Cancel Reply

    • Son Eklenenler
    • Çok Okunanlar
    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    4 Haziran 2016

    Ramazan Risalesi

    16 Mayıs 2016

    Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman

    20 Nisan 2016

    Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri

    18 Nisan 2016

    Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir

    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Vasiyetleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Hayatı ve Yolunun Özellikleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Alaaddin Hazretlerinin Dilinden Şeyh Ahmed Haznevi Hazretleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Hazretin Sözlerinden Seçmeler

    • İslam Kültürü
    17 Kasım 2015

    Abid-Arif

    17 Kasım 2015

    Adak

    17 Kasım 2015

    Adet-i İlahiyye-İstidrac-Mucize

    17 Kasım 2015

    Ağlamak

    17 Kasım 2015

    Ahiret Yolculuğu

    • Haznevi Ekolü
    9 Temmuz 2015

    Allah İsmi Celili İle Zikretmek

    9 Temmuz 2015

    İnşirah Suresi ve Manevi Hayatımız

    9 Temmuz 2015

    Kuran-ı Kerim´de Zikir ve Tasavvuf Yolu

    9 Temmuz 2015

    Vesile Takva Cihad ve Tasavvuf

    8 Temmuz 2015

    Haznevi Mürşidlerine Genel Bir Bakış

    • Şeyh Muhammed Muta
    18 Şubat 2016

    Gerçek Muhabbet

    18 Şubat 2016

    Sünnetin Önemi ve İttiba

    17 Şubat 2016

    12 Rebiülevvel

    15 Şubat 2016

    Allah (c.c.) ve Rasulünü (sav.) Yüceltmenin Hakikatı

    15 Şubat 2016

    Müminlerin Hangisi Daha Akıllıdır ?

    Latest Reviews
    Etiket Bulutu
    abdest ahiret Allah bayram namazı cemaat cuma duası cuma namazı dua edep ehli sünnet ezan fitre gece namazı hac haram hatim hayrı istemek haznevi hilal imam iman irfan islam itikaf kuran musibet namaz niyaz orucun önemi oruç pişmanlık ramazan ramazana veda ramazan ayının büyüklüğü sadaka secde tasavvuf teravih tevbe teyemmüm tövbe umre yakarış yalvarış zekat
    Recent tabs widget still need to be configured! Add tabs, add a title, and select type for each tab in widgets area.
    © 2015 Haznevi.net

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.