Close Menu
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Son Yazılar
    • Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç
    • Ramazan Risalesi
    • Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman
    • Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri
    • Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir
    • Keşif ve Keramet – Ali SÖZER
    • Tevessül ve İbni Teymiyye ‘ ye Dair
    • Tevessül Konusunda Doğru Tavır
    Facebook
    Haznevi.net
    • Ana Sayfa
    • Haznevi Ekolü
    • Şeyh Muhammed Haznevi
    • Şeyh Muhammed Muta
    • İSLAM
    • ENGLISH
    • İletişim
    Haznevi.net
    You are at:Home»İslam Kültürü»İstihare-İstişare

    İstihare-İstişare

    0
    By admin on 12 Kasım 2015 İslam Kültürü

    Anadolu´da yaşayan büyük velîlerden Hacım Sultan (rahmetullahi teâlâ aleyh) zamanında bir gün akşam yakındı. Hacım Sultan kalkıp abdest aldı. Akşam namazını kıldı. Sonra Yâsîn-i şerîf, Vâkıa, Enbiyâ, İhlâs, Fâtiha ve Bekara sûrelerini okuyup, Peygamber efendimizin mübâ­rek rûh-ı şerîfine, âline, eshâbına evliyânın rûhuna sevâbını bağışladı. Sonra yüz kere salevât, bin kere istiğfâr getirdi. Niyet eyledi: “Burada kalmak uygun mudur ” dedi. Bir mikdâr uyudu. Rüyâsında Peygamber efendimizi gördü ve mübârek elini öptü. Bu esnâda Peygamber efendi­miz; “Ey ciğerpârem Hacım! Senin yerin burası değil. Senin yerin Susuz denilen yerdir. Allahü teâlânın emri ile var, orada yerleş. Hem bu kavim sizi sevmedi. Sana kasdederler. Benim evlâdıma kasdedenler, kötülük düşünenler yarın kıyâmet gününde yüzleri kara olup, benim şefâatimden mahrum olurlar.” buyurdu.

    Hacım Sultan uyanınca, yanında bulunan Derviş Hacı´ya; “Rüyâmda Peygamber efendimizi gördüm. “Senin yerin Susuz denilen yerdir.” bu­yurdular. Yalnız senin yerin burasıdır. Sen burada kal. Ben oraya gide­ceğim.” dedi. Derviş Hacı; “Aman Sultanım! Ben senden nasıl ayrılırım ” deyince, Hacım Sultan; “Hayır bu, böyle olacak. Allahü teâlâya emânet ol.” diyerek yola çıktı. Hacım Sultan aleyhine çalışan topluluk, onu öl­dürmek için geldiğinde, Hacım Sultan´ı yerinde bulamadı. Elleri boş dön­düler. Sonra bunlar, Allahü teâlânın gazâbına uğrayarak bir hastalığa yakalandı ve birçoğu öldü.

    Oniki imâmın dokuzuncusu, tanınmış büyük velîlerden Muhammed Cevâd (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerinin rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem buyur­dular ki: “İstihâre eden kaybetmedi, istişâre eden pişman olmadı.”

    Meşhûr velîlerden, fıkıh, tefsîr, hadîs, kırâat, lügat ve nahiv âlimi Ta- kıyyüddîn Sübkî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine Şam Nâibi Ay- doğmuş un, sıkıntı vermesini Şeyh Behâeddîn şöyle anlatır: Nâib ile Ta- kıyyüddîn Sübkî arasındaki anlaşmazlık çok ileri safhaya varmıştı. So- nunda Takıyyüddîn Sübkî, kâdılıktan ayrılmaya karar verdi. Selâhiyye Medresesinde ders verdiği yere gitti. Burada odasına girdi. Kapıyı kapa­yarak, kâdılıktan ayrılması husûsunda istihâre yapacaktı. İki rekat namaz kılmaya başladı. İkinci rekatin ikinci secdesinde iken bir ses duydu. Bu ses; Her insan için, önünden ve arkasından tâkib eden melekler vardır. Onu Allahü teâlânın emriyle korurlar. Muhakkak ki Allah, bir topluma verdiği nîmeti, onlar kendilerindeki iyi hâli fenâlığa çevirmedikçe bozmaz. Bir topluma da Allahü teâlâ bir kötülük diledi mi, artık onun geri çevrilme­sine hiçbir çâre yoktur. O toplum için (kendilerine yardım edecek) Allahü teâlâdan başka bir yardımcı da yoktur. meâlindeki Ra d sûresi on birinci âyet-i kerîmesini okuyordu. Bunun üzerine kâdılık vazifesinden ayrıldı. O zaman emîr, Bedrüddîn Genkilî bin Bâbâ idi. Takıyyüddîn Sübkî ile Ay- doğmuş arasındaki meseleye o da üzülmüştü. Takıyyüddîn Sübkî´yi çok seviyordu ve onu haklı buluyordu. Fakat Aydoğmuş gibi bir devlet ada- mını da görevden almak bâzı sebeplerden dolayı zordu. Bedrüddîn Genkilî, Takıyyüddîn Sübkî için; Eğer o, Allahü teâlâ indinde kıymetli bir kul ise, cenâb-ı Hak onu bu sıkıntıdan kurtarır ve rahata erdirir diyordu. Kısa bir süre sonra, Aydoğmuş un âniden ölüm haberi geldi. Bu ölüm haberi Takıyyüddîn Sübkî ye ulaşınca ağladı. Sonra kalkıp namaz kıldı.

    Evliyânın meşhûrlarından Ahmed bin Âsım Antâkî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine, “İstişâre (danışma) husûsunda ne dersin ” de­dikleri zaman; “Emin, îtimâd edebilecek kimseden başkasına güvenme!” cevâbını vermiştir. “İstişarede söylenen söz, nasîhat hakkında ne tavsiye buyurursunuz ” diye sorulunca: “Söyleyeceğiniz sözü önce kendi nefsi­nize tatbik edin, bu takdirde, durumunuz ne olur Onu göz önüne alın, ondan sonra, söyleyeceğinizi söyleyin ve tavsiyenizi yapın. Böyle yapar­sanız, doğruyu ve isâbetli olanı bulmanız mümkün olup, kendinizi yanlış söylemekten koruyup, herkes yanında güvenilen ve îtimâd edilen, görüş sâhibi bir kimse olursunuz.” buyurdular.

    Kendilerine Silsile-i aliyye denilen büyük âlim ve velîlerin on dör­düncüsü olan Seyyid Emîr külâl (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerinin annesi şöyle anlatmıştır: “Emîr Külâl´e hâmile iken, şüpheli bir lokma ye­sem, karın ağrısına tutulurdum. O lokmayı mîdemden geri çıkarmadıkça, karın ağrısından kurtulamazdım. Bu hâl başımdan üç defa geçti. Sonra çok temiz ve hayırlı bir çocuğa hâmile olduğumu anladım. Bunun üzerine yediğim lokmaların helâlden olmasına çok dikkat edip, ihtiyatlı davran­dım.”

    Sâlih bir zât olan babası Seyyid Hamza, Medîne´den gelip, Buhârâ´- nın Efşene köyüne yerleşmişti. Bir defâsında, devrinin en meşhûr velîsi Seyyid Atâ beraberinde zamânın en meşhûr zâtlarıyla, büyük bir cemâat hâlinde, Emîr Külâl hazretlerinin babası Seyyid Hamza´nın bu­lunduğu köyden geçiyordu. Bu yolculuğu sırasında tanışıp dost oldular. Bundan sonra Seyyid Atâ´nın her ne zaman oraya yolu düşse, evvelâ dosdoğru Seyyid Hamza´nın evine gider, başkalarıyla daha sonra görü­şürdü. Yine bir defâsında Efşene köyüne uğramış ve Seyyid Hamza´nın yanına gel- mişti. Bu gelişinde ona bir müjde verip; “Ey kardeşim! Allahü teâlâ sana şânı pek yüce olacak bir evlât verecek. Cihân, baştan başa onun hizme- tine girecektir. Bu çocuk doğduğu zaman, ismini Emîr Külâl koy!” dedi. Aradan yıllar geçti. Seyyid Hamza´nın bir oğlu oldu. Seyyid Atânın işâreti üzerine, ismini “Emîr Külâl” koydu.

    Seyyid Emîr Külâl hazretleri; Hocası Muhammed Bâbâ Semmâsî´nin yanında, Semmâs´ta bulunduğu sırada, orada oturan bir grup insanla, başka bir köyden bir cemâat arasında anlaşmazlık çıkmıştı. İş kavgaya dökülüp, birinin dişi kırılmıştı. Dişi kırılan kimse ve tarafdârları, kırılan di­şin diyetini almak için hâkime mürâcaat etmeye karar verdiler. Fakat önce Muhammed Bâbâ Semmâsî´ye danışalım, kendi başımıza iş yap­mayalım, ne buyurursa öyle yapalım dediler. Doğruca Muhammed Bâbâ Semmâsî hazretlerinin huzûruna gidip, durumu arzettiler. “Kırılan dişi ve­rin.” buyurdu. Dişi alıp, o sırada henüz yanında talebe olan Emîr Külâl´e kırık dişi verip; “Evlâdım, şu işi hallet de, aralarındaki anlaşmazlık bitsin.” buyurdu. Emîr Külâl, evliyânın rûhâniyetini vesîle kılıp, Allahü teâlâya duâ ederek, kırık dişi yerine koydu. O anda, duâsı bereketiyle diş, eskisi gibi sağlam bir hâle geldi. Dişi kırılan kimse, bu hâdise karşısında hayret edip, dişini kıranları şikâyet etmekten vazgeçti. Yanında bulunanlarla bir­likte, yaptıklarına pişmân olup, tövbe ettiler ve doğru yol üzere yürüyen sâlih kimselerden oldular.

    Tâbiîn devrinde yetişen büyük âlim ve velî Vehb bin Münebbih (rah- metullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: “Bir kitapta okudum: İstişâre etme- yen pişman olur. Kendisini başkalarına muhtaç görmeyen, kendi bildiği gibi hareket eder.”

    BÜYÜKLERE DANIŞIN

    Ubeydullah-ı Ahrâr, Hak âşığı bir velî,

    Sohbeti, insanlara, olurdu fâideli.

    Şefkat ve merhameti, pekçoktu yârânına,

    Her kimin derdi olsa, koşup gelirdi ona.

    Kim düşse sıkıntıya, dünyâ ve âhiretlik,

    O işin hâlli için, ona gelirlerdi ilk.

    Yanına giren herkes, kederli olsa da pek,

    Çıkıyordu mutlaka, neş´eli ve gülerek.

    Öyle emir almıştı, çünkü o, üstâdından,

    Girenler, sevinç ile, çıkıyordu yanından.

    Buyurdu: “İnsanların, rızkını cenâb-ı Hak,

    Kullarının eliyle, verir âdet olarak.

    Her kim bol bol verirse muhtâçlara malını,

    Çoğaltır Rabbimiz de, ona ihsânlarını.

    O kısarsa, Allah da, ona kısar şüphesiz,

    Yâni ihsân edene, ihsân eder Rabbimiz.”

    Bir gün de buyurdu ki: “Allah adamlarının,

    Yalnız zâhirlerine, bakmayın aman, sakın!

    Aldanır büyüklerin, dış hâline bakanlar,

    İstifâde yerine, görürler büyük zarar.

    Zîrâ cenâb-ı Allah, “İnsanlık sıfatları”,

    Altında gizlemiştir, dünyâda bu zâtları.

    Kureyş kâfirleri de, Allah´ın Resûlünün,

    Zâhirine bakarak, aldanmışlardı o gün.

    Derlerdi ki: “Bu nasıl peygamberdir, şaşılır,

    Bizim gibi yer içer, sokaklarda dolaşır.”

    Lâkin îmân edenler, O´na, peygamber diye,

    Bakarak kavuştular, rızâ-i İlâhîye.”

    Buyurdu ki: “Îmânın, sûret ve aslı vardır,

    Bu bâbda, bir büyük zât, şöyle buyurmuşlardır:

    “Senelerdir îmânı, anlattım zaman zaman,

    Ve lâkin üçü beşi, geçmedi tam anlayan.”

    Bu sözün hikmetini, hocamdan suâl ettim:

    “İmânı tam anlamak, niçin zordur efendim

    Âmentü´nün îzâhı, var din kitaplarında,

    Onu da her müslüman, ezber eder ânında.”

    Buyurdu: “Âmentü´yü, bilip ezberlemekle,

    Îmânın hakîkati, kolayca geçmez ele.

    Asıl îmân şudur ki, Allah´tan korkusundan,

    Bir küçük günah bile, geçirmez hâtırından.

    Meselâ kul hakkını, düşündüğünde o zât,

    Ayağını uzatıp, yatamaz rahat rahat.”

    Bir gün de buyurdu ki: “Kardeşim aman sakın,

    Büyüklere sormadan, bir işe kalkışmayın!

    Yanılır ekseriyâ, çünkü sizin aklınız,

    Sonu pişmanlık olur, sormadan yaparsanız.

    Hâlbuki akl-ı selîm, sâhibidir büyükler,

    Her kararda, doğruyu, isâbet ettirirler.

    Kendi aklını atıp, kim uysa bu zâtlara,

    Dünyâ ve âhirette, uğramaz bir zarara.

    Her kim de beğenirse, yalnız kendi aklını,

    Kabûllenmiş demektir, o kendi zararını.

    Hâlbuki bir müslüman, bir iş yapmadan önce,

    Bir Allah adamına, danışırsa güzelce,

    Hayırsız olsa bile, netîcesi o işin,

    Hayra tebdîl olunur, ona sorduğu için.”

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
    admin

    Related Posts

    Abid-Arif

    Adak

    Adet-i İlahiyye-İstidrac-Mucize

    Leave A Reply Cancel Reply

    • Son Eklenenler
    • Çok Okunanlar
    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    4 Haziran 2016

    Ramazan Risalesi

    16 Mayıs 2016

    Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman

    20 Nisan 2016

    Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri

    18 Nisan 2016

    Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir

    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Vasiyetleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Hayatı ve Yolunun Özellikleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Alaaddin Hazretlerinin Dilinden Şeyh Ahmed Haznevi Hazretleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Hazretin Sözlerinden Seçmeler

    • İslam Kültürü
    17 Kasım 2015

    Abid-Arif

    17 Kasım 2015

    Adak

    17 Kasım 2015

    Adet-i İlahiyye-İstidrac-Mucize

    17 Kasım 2015

    Ağlamak

    17 Kasım 2015

    Ahiret Yolculuğu

    • Haznevi Ekolü
    9 Temmuz 2015

    Allah İsmi Celili İle Zikretmek

    9 Temmuz 2015

    İnşirah Suresi ve Manevi Hayatımız

    9 Temmuz 2015

    Kuran-ı Kerim´de Zikir ve Tasavvuf Yolu

    9 Temmuz 2015

    Vesile Takva Cihad ve Tasavvuf

    8 Temmuz 2015

    Haznevi Mürşidlerine Genel Bir Bakış

    • Şeyh Muhammed Muta
    18 Şubat 2016

    Gerçek Muhabbet

    18 Şubat 2016

    Sünnetin Önemi ve İttiba

    17 Şubat 2016

    12 Rebiülevvel

    15 Şubat 2016

    Allah (c.c.) ve Rasulünü (sav.) Yüceltmenin Hakikatı

    15 Şubat 2016

    Müminlerin Hangisi Daha Akıllıdır ?

    Latest Reviews
    Etiket Bulutu
    abdest ahiret Allah bayram namazı cemaat cuma duası cuma namazı dua edep ehli sünnet ezan fitre gece namazı hac haram hatim hayrı istemek haznevi hilal imam iman irfan islam itikaf kuran musibet namaz niyaz orucun önemi oruç pişmanlık ramazan ramazana veda ramazan ayının büyüklüğü sadaka secde tasavvuf teravih tevbe teyemmüm tövbe umre yakarış yalvarış zekat
    Recent tabs widget still need to be configured! Add tabs, add a title, and select type for each tab in widgets area.
    © 2015 Haznevi.net

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.