Close Menu
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Son Yazılar
    • Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç
    • Ramazan Risalesi
    • Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman
    • Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri
    • Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir
    • Keşif ve Keramet – Ali SÖZER
    • Tevessül ve İbni Teymiyye ‘ ye Dair
    • Tevessül Konusunda Doğru Tavır
    Facebook
    Haznevi.net
    • Ana Sayfa
    • Haznevi Ekolü
    • Şeyh Muhammed Haznevi
    • Şeyh Muhammed Muta
    • İSLAM
    • ENGLISH
    • İletişim
    Haznevi.net
    You are at:Home»İslam Kültürü»Keramete İtiraz

    Keramete İtiraz

    0
    By admin on 12 Kasım 2015 İslam Kültürü

    Suriye´de yetişen velîlerden Abdurrahmân bin Muhammed es-Sekkâf (rahmetullahi teâlâ aleyh) zamânında bir defâsında, bâzı kimse­ler gemi ile bir yere gidiyorlardı. Yolcular arasında Abdurrahmân hazret­lerinin talebelerinden birkaç kişi de vardı. Bir ara, geminin tabanından bir yer delindi. Ne yaptılarsa delinen yeri tıkayamadılar. Vazîfeliler çâresiz kalıp, geminin batmasından korktular. Onlardaki bu telaşı görüp, vaziyeti anlayan talebeler, hocaları Abdurrahmân bin Muhammed´den yardım istediler. O esnâda hocalarını gemide gördüler. Ayağını, gemiye su giren yere koydu. Sonra bir şeyler ile o delik yeri kapadı. Su girmez oldu. Bu duruma yolcular çok sevindi. Herkes rahatlamıştı. Abdurrahmân hazret­leri, birden gözden kayboldu. O büyük zâtın talebeleri hürmetine, diğer­leri de kurtuldular ve yollarına devâm ettiler.

    Bu hâdiseyi işitenlerden bâ­zıları, onun bu kerâmetini inkâr ettiler. “Böyle şey olmaz.” dediler. Îtirâz­cılar, bir yolculuğa çıkmışlardı. Yollarını kaybettiler. Üç gün üç gece do­laştıkları hâlde yollarını bulamadılar. Ellerinde bulunan yiyecek ve suları da bitmişti. Başlarına gelen bu sıkıntının, o zâtın kerâmetini inkâr et­mekten olduğunu anladılar. Îtirâzlarına tövbe ederek, bu sıkıntıdan kur­tulmaları hâlinde mallarından belli mikdârını o zâta vermeyi ve hizme­tinde bulunmayı adadılar. Tam bu sırada yanlarına, hiç tanımadıkları biri geldi. Bunlara tâze hurma ve su verdi ve yolu târif edip gitti. O kimseler, hurmalarla karınlarını doyurdular ve sudan içtiler. Târif edilen yere doğru gidince, yollarını kolayca buldular. Memleketlerine vardıkları zaman a- daklarını yerine getirdiler.

    Evliyânın büyüklerinden ve Şafiî mezhebi fıkıh âlimi İbn-i Kavvâm (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerinin bulunduğu yerde bir kişi vefât etti. Cenâze namazında, o beldenin ileri gelenleri de bulundu. Cenâze defnedilirken; vâli, kâdı ve imâm bir tarafa oturdular. Ebû Bekr bin Kav- vâm ve talebeleri bir tarafa oturdular. Vâli ve kâdı, evliyânın kerâ­metleri hakkında konuştular. Evliyânın kerâmetleri için, hakîkat olmadı­ğını söy- lediler. İmâm ise, sâlih bir kimse olduğu için, o konuda hiçbir şey söy- lemedi. Defin işi bittikten sonra, orada bulunanlar Ebû Bekr bin Kav- vâm´ın yanına gelip selâm verdiler. O da, imâma dönüp; “Ya imâm! Se- nin selâmına cevap vermem.” dedi. O da sebebini sorunca; “Çünkü sen, evliyâ hakkında gıybeti reddetmedin ve onlara mâni olmadın.” bu­yurdu. Sonra kâdı ve vâlinin bulunduğu yere gitti ve onlara; “Siz evliyâ­nın kerâmetlerini mi inkâr edersiniz Sizin ayaklarınızın altında ne oldu­ğunu biliyor musunuz ” dedi. Onlar, ne olduğunu sordular. Ebû Bekr bin Kav- vâm da; “Sizin ayaklarınızın altında bir mağara var. İçinde bir kimse ile hanımı medfundur. Onlar şimdi kalkacak ve benimle konuşacaktır. Bu kişi, bundan bin sene evvel bu beldelerin meliki idi. Kendisi, hanımıyla birlikte bir sedirin üzerinde oturmaktadır.” dedi. Sonra kimsenin gitme­sine izin vermedi ve orayı kazmalarını emretti. Kazılan yerde her şeyin İbn-i Kavvâm´ın söylediği gibi olduğunu gördüler.

    Bu olaydan sonra, vâli ve kâdı, evliyânın kerâmetlerini inkâr etmedi.

    Mısır´da yetişen büyük velîlerden Muhammed Şâzilî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: “Sakın velîlerin kerâmetini inkâra kalkışmayın. Zîrâ kerâmet, Kur´ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîfler ile sâbittir. Âdet dışı hâlle­rin olması, velîler için câizdir. Ehl-i sünnet ve cemâat mezhebinin îtikâdı böyledir. Çünkü, rivâyete göre İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe, bir ara duâ etti ve kendisine semâdan bol yemeklerle dolu bir sofra indi.”

    Endülüs te yetişen büyük velîlerden Osman es-Serûcî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretleri ile ilgili olarak bir kimse şöyle anlatır: Ben Elbîr de, Osman Serûcî nin yakınında bulunurdum. Fakat yüksek bir zât olduğunu bilmezdim. Bir gün sefere çıktım. Uzak bir memlekete vardım. Orada bir kimseyle karşılaştım. O kimse benim Elbîr den geldiğimi anla­yınca, Osman Serûcî hazretlerinin nasıl olduğunu sordu. Onu çok sevi­yor, hürmet ve edeble bahsediyordu. Ona selâm ve hürmetlerini götür­memi, duâ etmesini istiyordu. O kimseye; Sen bu zâtı bu kadar büyük tutuyorsun. Üstünlüğünden bahsediyorsun. Peki sen onu gördün mü diye sordum. O da şöyle anlattı: Benim böyle söylememe hayret mi edi­yorsun Onun büyüklüğünden şüphe mi ediyorsun dedi. Ben bir defâ­sında, yüz adam boyu yüksekliğindeki bir yerden düşmüştüm. Havada iken ondan yardım istedim. Hemen o anda Osman Serûcî hazretlerinin elini gördüm. Beni havada tuttu ve yavaşça yere koydu. Bunları dinle­yince, onu denemek için inkârda bulundum. Böyle değildir gibi sözler söyledim. Bunun üzerine o kimse; Ben evliyânın kerâmetine inanırım. Bu işin hakîkati de böyledir. Doğru söylüyorum dedi. Sonra Elbîre ye döndüm. Fırat Nehri üzerinde bir kayıkla gidiyordum. Osman Serûcî nin dergâhının önünden geçiyordum. Dergâhın kapısında idi. Beni görünce, benden uzakta olduğu ve iyi tanımadığı hâlde bana ismimle seslenerek; Ey filân! Sana göre fakirlerin, evliyânın kerâmetine inanılmaz, sâlihlerin hâlleri ve onlara inananlar inkâr edilir öyle mi buyurdu. Bu söz üzerine bir kerâmetine şâhid oldum ve evliyânın kerâmetlerinin hak olduğuna inandım. Önceki inkârıma da pişmân olup tövbe ettim. Cehâletimi ve ku­sûrlarımı îtirâf ederek yanına geldim. Ellerini öptüm. Uzak memleket­lerde, seferde iken karşılaştığım ve bana evliyânın kerâmetinin hak ol­duğunu bildiren zâtın selâm ve hürmetlerini de arzettim. O kimsenin se­lâmını aldı ve kendisine hayır duâ etti. Ben de bu zâtın talebelerinden oldum.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
    admin

    Related Posts

    Abid-Arif

    Adak

    Adet-i İlahiyye-İstidrac-Mucize

    Leave A Reply Cancel Reply

    • Son Eklenenler
    • Çok Okunanlar
    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    4 Haziran 2016

    Ramazan Risalesi

    16 Mayıs 2016

    Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman

    20 Nisan 2016

    Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri

    18 Nisan 2016

    Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir

    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Vasiyetleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Hayatı ve Yolunun Özellikleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Alaaddin Hazretlerinin Dilinden Şeyh Ahmed Haznevi Hazretleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Hazretin Sözlerinden Seçmeler

    • İslam Kültürü
    17 Kasım 2015

    Abid-Arif

    17 Kasım 2015

    Adak

    17 Kasım 2015

    Adet-i İlahiyye-İstidrac-Mucize

    17 Kasım 2015

    Ağlamak

    17 Kasım 2015

    Ahiret Yolculuğu

    • Haznevi Ekolü
    9 Temmuz 2015

    Allah İsmi Celili İle Zikretmek

    9 Temmuz 2015

    İnşirah Suresi ve Manevi Hayatımız

    9 Temmuz 2015

    Kuran-ı Kerim´de Zikir ve Tasavvuf Yolu

    9 Temmuz 2015

    Vesile Takva Cihad ve Tasavvuf

    8 Temmuz 2015

    Haznevi Mürşidlerine Genel Bir Bakış

    • Şeyh Muhammed Muta
    18 Şubat 2016

    Gerçek Muhabbet

    18 Şubat 2016

    Sünnetin Önemi ve İttiba

    17 Şubat 2016

    12 Rebiülevvel

    15 Şubat 2016

    Allah (c.c.) ve Rasulünü (sav.) Yüceltmenin Hakikatı

    15 Şubat 2016

    Müminlerin Hangisi Daha Akıllıdır ?

    Latest Reviews
    Etiket Bulutu
    abdest ahiret Allah bayram namazı cemaat cuma duası cuma namazı dua edep ehli sünnet ezan fitre gece namazı hac haram hatim hayrı istemek haznevi hilal imam iman irfan islam itikaf kuran musibet namaz niyaz orucun önemi oruç pişmanlık ramazan ramazana veda ramazan ayının büyüklüğü sadaka secde tasavvuf teravih tevbe teyemmüm tövbe umre yakarış yalvarış zekat
    Recent tabs widget still need to be configured! Add tabs, add a title, and select type for each tab in widgets area.
    © 2015 Haznevi.net

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.