Close Menu
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Son Yazılar
    • Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç
    • Ramazan Risalesi
    • Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman
    • Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri
    • Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir
    • Keşif ve Keramet – Ali SÖZER
    • Tevessül ve İbni Teymiyye ‘ ye Dair
    • Tevessül Konusunda Doğru Tavır
    Facebook
    Haznevi.net
    • Ana Sayfa
    • Haznevi Ekolü
    • Şeyh Muhammed Haznevi
    • Şeyh Muhammed Muta
    • İSLAM
    • ENGLISH
    • İletişim
    Haznevi.net
    You are at:Home»İSLAM»Rasulullah Efendimize (s.a.v.) Salavat Getirmek

    Rasulullah Efendimize (s.a.v.) Salavat Getirmek

    0
    By admin on 18 Temmuz 2015 İSLAM
    Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygambere hep salat (rahmet ve sena) ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salat edin ve tam bir içtenlikle selâm verin. (Ahzab, 56)

    Salat etmek kelimesi rahmet,istiğfar,dua,tebrik,tezkiye gibi manaları içinde barındırmaktadır.Buna göre :

    Allah´ın(c.c.) Peygamberine (s.a.v.) salat etmesi: O´na rahmeti ve O’ndan hoşnut olması, O´na yardım etmesi,tebliğ ettiği İslâm dinini yayarak O´nun şanını artırması, O´nun işlerini bereketli kılması, ismini yüceltmesi, O’na ahiret mükafatlarını vermesi ve getirilen salatı kabul etmesi anlamına gelir.

    Meleklerin salatı şu anlama gelir: Melekler Hz. Peygamber´i (s.a.v.) çok severler; O´na en yüce makamları vermesi, dininin ve şerîatının gelişmesi ve O´nu yüksek derecelere ulaştırması için Allah´a dua ederler,istiğfar ederler;O´na salat getirenlere Allah´ın(c.c.) rahmetini dilerler.

    Müminlerin salatı: O´na (s.a.v.) saygı ve tazimde bulunmaları, O´nunla ilgili duada bulunmalarıdır. Allah´tan, tebliğ ettiği dinin güçlenmesini, şanının artmasını dilemek ve Cennetteki Makam-ı Mahmud´u ve ümmetine şefaat etme hakkını ona vermesini istemektir.

    Müminlerin Allah´ın Rasûlü’ne (s.a.v) salat etmelerinin gereğini anlatan âyetin ne anlama geldiğini İmam Taberi tefsirinde şu şekilde açıklamaktadır:

    “Allah Teala bu âyet-i kerimede, Peygamberi Hz.Muhammed’in(s.a.v.) kendi nezdinde ve yüce varlıklar olan Melekler katında üstün bir makamı olduğunu bildiriyor. Kendisinin Hz. Muhammed (s.a.v.)’ i övdüğünü, Meleklerin de onun için duada bulunduklarını bildiriyor ve yeryüzünde yaşayan biz insanların da onu övmemizi emrediyor.

    Âyet-i kerimede “Salât” kelimesi geçmektedir. Bu kelime, Allah’a(c.c.) isnad edildiğinde ´Rahmet’, Meleklere isnad edildiğinde “Dua ve af dileme” anlamına gelmektedir.

    Abdullah b. Abbas(r.a.) ise bu kelimenin burada “Tebrik etme ve övme” mânâsına geldiğini söylemiştir.

    Kâb´b b. Ucre (r.a.) diyor ki:

    “Ey Allanın Resulü, sana nasıl selam vereceğimizi biliyoruz. Sana salavat nasıl getirilir? Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Deyin ki” Allahümme Salli Ala Muhammedin ve Alâ Âli Muhammedin Kema salleyte Alâ îbrahime.İnnnekke Hamidün Mecid. Allahümme bârik Alâ Muhammedin ve alâ ali Muhammed. Kema barekte alâ İbrahime,inneke hamidün mecid.

    “Ey Allah’ım, Sen, Muhammed’e ve ailesine, İbrahim’e merhametli davrandığın gibi merhametli davran, Şüphesizi ki sen, çok övülensin çok şereflisin.”

    “Ey Allah’ım, Sen, Muhammed ve ailesini, İbrahim’i mübarek kıldığın gbi mübarek kıl. Şühesiz ki Sen,çok övülensin,çok şereflisin. (Buhari,K.Tefsir 33,bab:10/Müslim K.Es-salah,66,)

    Peygamber Efendimize (s.a.v.) salavat getirmenin fazileti hakkında birçok hadis rivayet edilmektedir. İmam Şafii bu âyete ve hadis-i şeriflere dayanarak, namaz kılarken son tahiyyatta “Allahümme Salli ve Allahümme Barik” okumanın farz olduğunu söylemiştir.

    Bir Hadis-i Şerifte şöyle buyurulmaktadır:

    Kim bana bir defa salavat getirirse, Allah ona on defa salavat getirir ve on hatasını bağışlar. (Ahmed b.Hanbel, Müsned, C: 3 S. 102,261)

    Peygamberimiz diğer bir Hadis-i Şerifinde de şöyle buyurmuştur:

    “Kim bana salavat getirirse, bana salavat getirdiği müddetçe Melekler de ona salavat getirirler. Kişi salavatı isterse çoğaltsın isterse azaltsın.

    Başka bir Hadis- Şerifte de şöyle buyurulmaktadır:

    “Cimri o kimsedir ki ben yanında anılırım da bana salavat getirmez. ” Peygamberimiz (s.a.v.)yine bir Hadis- Şerifinde de şöyle buyuruyor:

    “Yanında zikredildiğim halde bana salavat getirmeyenin burnu yere sürülsün. Ramazan gelip çıkıncaya kadar kendisini affettiremeyen adamın burnu yere sürülsün. Baba ve annesi yanında yaşlandığı halde onların vasıtasıyla (onların duasıyla) cenneti kazanamayanın burnu yere sürülsün. (Tirmizi,3545/ Ahmed b.Hanbel Müsned C.2S. 254) “

    Elmalılı Tefsirinde ise bu ayeti kerime şu şekilde açıklanmaktadır:

    “Çünkü Allah ve melekleri Peygamberi hep salat eder dururlar. Allah Teâlâ rahmet ve nimet vermesi ile, melekler istiğfarları ile ve hizmetleriyle Peygambere daima ikram etmektedirler.Bu sayede yukarda “Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, üzerinize melekleriyle beraber rahmetini gönderen Allah´tır.” (Ahzab, 33/43) buyurulduğu üzere müminlere ilâhî feyz inmektedir. ’Ey iman edenler! Sizler ona salat ve selam getirin, selamlayarak teslim olun.’ gibi dualarla onun üzerine Allah´ın salavatını, rahmetini ve bereketlerini niyaz edin. Ve selam vererek ona hürmet edin. Ve bir mânâya göre, hiç incitmeyerek teslim olun, boyun eğin.Bu âyet gösterir ki Peygamber´e salavat getirmek farzdır.Ancak tekrarına değinilmemiştir. Sahih olan budur ki, ismi zikr olundukça vacip olur. Bu hususta birçok hadisler rivayet olunmuştur. Bu cümleden olmak üzere Rasulullah (s.a.v.) buyurmuştur ki:

    “Yanında adım zikr olunup da bana salavat getirmeyen kimsenin burnu sürtülsün. ” Yine buyurmuştur ki: “Allah Teâlâ benim için iki melek görevlendirmiştir. Ben bir müslümanın yanında anıldım da bana salavat getirdi mi, mutlaka o iki melek ona ´Allah seni bağışlasın.´ derler. Allah Teâlâ ve diğer melekleri de o iki meleğe cevap olarak ´Amin´ derler. Bir müslümanın yanında adım zikr olunduğunda da bana salavat getirmedi mi, mutlaka o iki melek: ´Allah seni bağışlamasın.´ derler. Yüce Allah ve öteki melekleri de o iki meleğe cevaben ´Amin´ derler.” Bazıları Rasulullah´ın adı tekrar tekrar anılsa bile bir mecliste bir kez vacip olur demişlerdir. Nitekim Secde ayetinde de böyledir. Bunun gibi her duanın başında ve sonunda da vaciptir. Namazda diye salavat okumak biz Hanefilerce vaciplerden değil, sünnettir. İbrahim Nehai´den rivayet edilmiştir: “Sahabeler, teşehhüddeki ile yetinebilirlerdi.” demiştir. Fakat Şafiî Hazretleri: “Namazın caizliği için salavat şarttır, vaciptir demiştir. Sahabeler: “Ya Rasulullah selam vermeyi biliyoruz. Fakat ´salat´ı nasıl getireceğiz ” demişler. O zaman namazda okunan salavat duası müslümanlara öğretilmiştir. Peygamberlerden başkasına salavat, Peygambere tabi olarak caiz olursa da başlı başına birisine salavat getirmek mekruhtur. Çünkü örfte Peygamberlerin şiarıdır. Nitekim aziz ve celil olmakla birlikte hakkında “azze ve celle” denmez.”

    Fahreddin Razi Mefatuhul Gayb isimli tefsirinde aynı konuda şu açıklamalarda bulunmaktadır :

    “Salât, duâ etmek demektir. Arapça´da,”Ona duâ etti.” manasında, deyimi kullanılır. Bu mana, Allah hakkında düşünülemez. Çünkü Allah ona, duâ etmez. Zira duâ, bir başkası için, bir üçüncüsünden bir fayda talep etmek demektir. İşte bu sebeple Şafiî (r.h), bu lafzın pek çok manaya kullanıldığını söylemiştir ki, bu husus, (Ahzab, 43) ayetinin tefsirinde geçmişti. Bizim burada ilâve edeceğimiz husus şudur: Allah Teâlâ orada, (Ahzâb,43) buyurmuş, böylece “salât” kendisine nisbet etmiş, “melekler” ifadesini de “Allah” lafzına atfetmiştir. Burada ise, kendisini ve meleklerini birlikte zikretmiş, “salât” kelimesini hem kendisine hem de meleklere isnad ederek buyurmuştur.Bu ifadede, Peygamber (s.a.v)´e saygıda bulunma söz konusudur. Zira, birisini tek başına zikredip, başkasını ona atfetme işi, tek olarak zikredilenin, atfedilene üstün olmasını gerektirir. Bu tıpkı, bir hükümdarın, “Falanca girsin. Falanca da…” dediğinde, bundan şayet, “Falanca ve falanca girsinler..” demiş olsaydı, o zaman anlaşılmayacak olan bir takdîm ve öne geçirme anlaşılır. Bunu iyice kavradığına göre, O da Hz. Peygamber (s.a.v) hakkında onların salât ettiğini beyan ettiğine göre, burada Rasulullah hakkındaki salatta bütünün asıl durumunda olduğu anlaşılır. Halbuki, müminlere “salat” hususunda ise, (önce) Allah onlara merhamet ediyor, daha sonra melekler de (bu hususta) Allah´a uyuyorlar. O halde bu demektir ki melekler, Peygambere “salat” getirme hususunda, Allah Peygamber´e ister “salat” etsin isterse etmesin, kesintisiz olarak “salat” getirirler ki, bu onlara sanki ya vâciptir ya da mendûb.Halbuki, müminler hakkında durum böyle değildir.

    Salatın Hükmü

    Ayetin bu ifadesi, Şafiî´nin görüşüne bir delildir. Çünkü, emir vücûb ifade eder. O halde, salât-ü selâm getirmek vâciptir demektir. Halbuki, teşekkürü dışından salât-ü selâm getirmek farz değildir. Binâenaleyh, bu teşehhüdde farz olur.

    Salatın Sigası

    Hz. Peygamber (s.a.v)´e “Ya Rasûlullah, biz sana nasıl salât-ü selâm getireceğiz ” denildi de, o da bunun üzerine

    “Allah´ım, İbrahim´e ve İbrahim´in âline salât, merhamet ettiğin gibi Muhammed´e ve Muhammed´in âline de merhamet, salât-ü selâm et ve İbrahim´e ve İbrahim´in âlini mübarek kıldığın gibi, Muhammed´i ve Muhammed´in âlini de mübarek kıl. Çünkü sen hamîdsin, yani her zaman hamde lâyıksın; mecîdsin, yani her zaman övgüye lâyıksın..” deyiniz!” buyurdu.

    Salâtın Hikmeti

    Allah ve melekleri, peygambere salât-ü selâm ettiğine göre, bizim salât-ü selâmımıza ne gerek var

    Cevap: Biz diyoruz ki, Peygambere yapılan salât,Peygamberin o salata olan ihtiyacından dolayı değildir. Aksi halde, Peygambere Allah salât-ü selâm edince, meleklerin de salâtına hacet kalmazdı. Bu ancak, ona duyulan saygıyı izhâr etmek içindir.Nitekim Cenâb-ı Hak da, hiç ihtiyacı olmadığı halde, bize,Kendisini zikretmemizi farz kılmıştır. Bu ancak, Cenâb-ı Hakk´ın bundan dolayı bize mükâfat vermesi için ve de bize bir şefkat ve merhamet olsun diye, tarafımızdan Peygambere duyulan saygıyı ortaya koymak içindir. İşte bundan dolayı Hz. Peygamber (s.a.v) “Kim bana tek bir defa salât-u selâm getirirse, Allah Teâlâ da ona on defa salât (merhamet) eder.” buyurmuştur.

    Beşinci Mesele

    Allah, Peygamber (s.a.v)´ini, ümmetinin kendisine getirmiş olduğu salât-ü selâmın minneti altında bırakmamıştır.

    Çünkü buna bedel,Peygamberin de ümmetine salâtta (duada) bulunmasını emrederek, mukabelede bulunmasını sağlamıştır. Çünkü Cenâb-ı Hak, “Onlara salât, duâ et.Çünkü senin salât´ın, duan onlar için sükûnettir” (Tevbe, 103) buyurmuştur. “

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
    admin

    Related Posts

    Ramazan Risalesi

    Amel Hususunda Acele Etmek, Gecikme Afetinden Sakınmak

    Nefis Muhasebesi – İmam Gazali

    Leave A Reply Cancel Reply

    • Son Eklenenler
    • Çok Okunanlar
    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    4 Haziran 2016

    Ramazan Risalesi

    16 Mayıs 2016

    Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman

    20 Nisan 2016

    Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri

    18 Nisan 2016

    Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir

    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Vasiyetleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Hayatı ve Yolunun Özellikleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Alaaddin Hazretlerinin Dilinden Şeyh Ahmed Haznevi Hazretleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Hazretin Sözlerinden Seçmeler

    • İslam Kültürü
    17 Kasım 2015

    Abid-Arif

    17 Kasım 2015

    Adak

    17 Kasım 2015

    Adet-i İlahiyye-İstidrac-Mucize

    17 Kasım 2015

    Ağlamak

    17 Kasım 2015

    Ahiret Yolculuğu

    • Haznevi Ekolü
    9 Temmuz 2015

    Allah İsmi Celili İle Zikretmek

    9 Temmuz 2015

    İnşirah Suresi ve Manevi Hayatımız

    9 Temmuz 2015

    Kuran-ı Kerim´de Zikir ve Tasavvuf Yolu

    9 Temmuz 2015

    Vesile Takva Cihad ve Tasavvuf

    8 Temmuz 2015

    Haznevi Mürşidlerine Genel Bir Bakış

    • Şeyh Muhammed Muta
    18 Şubat 2016

    Gerçek Muhabbet

    18 Şubat 2016

    Sünnetin Önemi ve İttiba

    17 Şubat 2016

    12 Rebiülevvel

    15 Şubat 2016

    Allah (c.c.) ve Rasulünü (sav.) Yüceltmenin Hakikatı

    15 Şubat 2016

    Müminlerin Hangisi Daha Akıllıdır ?

    Latest Reviews
    Etiket Bulutu
    abdest ahiret Allah bayram namazı cemaat cuma duası cuma namazı dua edep ehli sünnet ezan fitre gece namazı hac haram hatim hayrı istemek haznevi hilal imam iman irfan islam itikaf kuran musibet namaz niyaz orucun önemi oruç pişmanlık ramazan ramazana veda ramazan ayının büyüklüğü sadaka secde tasavvuf teravih tevbe teyemmüm tövbe umre yakarış yalvarış zekat
    Recent tabs widget still need to be configured! Add tabs, add a title, and select type for each tab in widgets area.
    © 2015 Haznevi.net

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.