Close Menu
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Son Yazılar
    • Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç
    • Ramazan Risalesi
    • Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman
    • Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri
    • Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir
    • Keşif ve Keramet – Ali SÖZER
    • Tevessül ve İbni Teymiyye ‘ ye Dair
    • Tevessül Konusunda Doğru Tavır
    Facebook
    Haznevi.net
    • Ana Sayfa
    • Haznevi Ekolü
    • Şeyh Muhammed Haznevi
    • Şeyh Muhammed Muta
    • İSLAM
    • ENGLISH
    • İletişim
    Haznevi.net
    You are at:Home»Şafii Fıkhı»Sular

    Sular

    0
    By admin on 14 Ekim 2015 Şafii Fıkhı

    Suların Kısımları

    Sular.dört kısma ayrılır:

    1. Temiz ve temizleyici olan sular.

    2. Temiz ve temizleyici olmakla beraber kullanılması mekruh olan sular.

    3. Temiz olduğu halde temizleyici olmayan sular.

    4. Necis olan sular.

    Temiz ve Temizleyici Olan Su

    Bu su mutlak (tabii) sudur kî Allah´ın yaratmış olduğu vasıf üzerin­dedir. Bu suyun, uzun zaman beklemesinden, topraktan veya uzun za­man durgun olarak durmasından ötürü oluşan yosundan dolayı değişmesi^ onu mutlak (tabii) su olmaktan çıkarmaz. Bulunduğu yerden veya aktığı mecradan dolayı değişmesi de onu mutlak (tabii) su olmaktan çıkarmaz. Suyun kükürtlü bir araziden çıkması veya yatağında kükürtlü toprak bulunması suyun değişmesine sebep olur. Fakat bu değişmeden ötürü mutlak (tabii) su olmaktan çıkmaz. Çünkü suyu bunlardan korumak mümkün değildir.

    Mutlak (tabii) suyun hem temiz, hem de temizleyici olduğuna şu hadîs delildir: Bir bedevî kalkıp mescide bevletti. Halk onu engellemek (veya dövmek) için kalktıklarında Hz. Peygamber onlara şöyle buyurdu:

    Onun yakasını bırakın, o işini tamamladıktan sonra bir kova su dö­kün. Çünkü siz, zorlaştırıcı olarak değil, kolaylaştırıcı olarak gönde-rildiniz.[1]

    Hz. Peygamber´in, sidik üzerine su dökülmesini emretmesi, suyun temizleyici olduğuna delâlet eder.

    Temiz ve Temizleyici Olmakla Beraber Kullanılması Mek­ruh Olan Su

    Güneş altında ısınan su temiz ve temizleyici olduğu halde kul­lanılması mekruhtur. Ancak bu suyun mekruh olması şu üç şarta bağlıdır:

    1. Arabistan gibi sıcak bir memlekette olması.

    2. Altın ve gümüşün dışında demirden, bakırdan veya çekiçle dövü-lebilen bir madenden olup suya etki eden bir kapta bulunması.

    3. Ölü veya diri insan bedeninde kullanılması veya at gibi alaca has­talığına maruz kalan bir hayvanın bedeninde kullanılmış olması.

    İmam Şafii, Hz. Ömer´in bu tür bir su ile yıkanmayı mekruh görüp şöyle dediğini rivayet ediyor: ´Ben güneşte ısınmış suyun kullanılmasını tıp açısından mahzurlu buluyorum. Çünkü güneşte ısınan su, alaca has­talığına sebep olur´.

    Bunun sebebi şudur: Şiddetli güneş, kapta yağımsı bir madde mey­dana getirir ve bu madde çözülüp su yüzüne çıkar. Eğer o madde ısındıktan sonra bedene değerse, zarar vermesi ve alaca hastalığına sebep olması mümkündür, (Bu, deride görülen bir hastalıktır).

    Temiz Olduğu Halde Temizleyici Olmayan Su Bu su iki kısma ayrılır:

    1. Az olup abdest ve gusüî gibi farz olan taharette kullanılmış olan sudur. Bu tür suyun temiz olduğuna şu hadîs delildir. Cabir b. Abdullah şöyle anlatıyor:

    Şiddetli hasta olmuş baygınlık geçiriyordum. Hz. Peygamber yanıma gelerek abdest aldığı suyunu üzerime döktü. [2]

    Eğer abdestte kullanılan su temiz olmasaydı, Hz. Peygamber o suyu Cabir´in üzerine dökmezdi. Hz. Peygamber´in böyle yapması, bu tür su­yun temiz olduğuna delâlet eder. Bu suyun temizleyici olmamasının delili Ebu Hüreyre´nin rivayet ettiği şu hadîstir:

    Cünup olan kimse, akmayan durgun suda gusletmesin.[3]

    Bu hadîsi Ebu Hüreyre´den dinleyenler ´Ey Ebu Hüreyre! O halde biz ne yapacağız ´ dediler. Ebu Hüreyre şöyle dedi: ´Suyu avuçlarınızla alarak abdest alır veya gusledersiniz´.

    Burada abdestin hükmü de guslün hükmü gibidir. Çünkü amaç iki­sinde de abdestsizliğin giderilmesidir. Bu hadîs, durgun suda yıkan­manın, o suyu temizleyici olmaktan çıkardığına delâlet eder. Eğer böyle olmasaydı, Hz. Peygamber bunu yasaklamazdı. Fakat bu yasak, az olan durgun sulara hamledilir. Çünkü bu konuda başka deliller vardır.

    2. Mutlak (tabii) su olmakla beraber kendisine çay gibi temiz birşey katılırsa, o katılan şeyle su arasında bir münasebet de yoksa, sudan ayrılması da mümkün değilse ve artık o su kendisine mutlak (tabii) su demenin mümkün olamayacağı bir şekilde değişmişse, böyle bir su te­mizleyici olmaz. Eğer suya katılan temiz şey, suyun sıfatlarında (tadında, kokusunda, renginde) bir değişiklik meydana getirmiyorsa ve su ile arasında uygunluk da varsa, o zaman takdir edilir; eğer suyun tadı nar suyu gibi, rengi üzüm şırası gibi, kokusu lazen denilen madde gibi olursa bozulduğuna hükmedilir. Bu tür su temizdir, fakat temizleyici değildir. Temizleyici olmamasının nedeni, bu durumda ona su denilememesidir. Zira Şârî temizliği suya bağlamıştır.

    Necis Olan Su

    Necis olan su, içine necaset düşen sudur. Bu da iki kısma ayrılır.

    Birinci kısım, az olan sudur. Bu da iki kulle´den az olan sudur. Bu su necasetin düşmesiyle necis sayılır. Düşen necaset az olup suyun ren­ginde, kokusunda, tadında hiçbir değişiklik yapmasa dahi yine de necis olur. İki külle, Bağdad batmanıyla 500 batman sudur. Bugünkü ölçülerle 192,857 kilograma eşittir. Bugünkü metre ölçüsüyle uzunluğu, eni ve de­rinliği tam 1 zira ve 1 zira´nın 1/4´i kadardır. Hz. Peygamber´e, çölde bulunan, yırtıcı ve diğer hayvanların da ihtiyacını giderdiği su hakkında so­rulduğunda şöyle demiştir:

    Su iki külle kadar olursa pislik taşımaz.[4]

    Diğer bir rivayette ibare ´necis olmaz´ şeklinde gelmiştir. Hadîsin mefhumundan, iki kulle´den az olan suyun hayvanların içmesiyle necis olacağı anlaşılır. İsterse hayvanların içmesiyle bozulmasın. Bunun doğruluğu Hz. Peygamber´in şu hadîsiyle sabittir.

    Biriniz uykudan uyandığında, sakın elini üç kez yıkamadan önce su

    kabına daldırmasın. Çünkü uyurken elinin nerede gecelediğini

    bilmez.[5]

    Görüldüğü gibi Hz. Peygamber, uykudan uyanan bir kimsenin elini yıkamadan önce su kabına sokmasını yasaklamıştır. Çünkü elin, görülme­yen bir necasetle pislenmiş olması mümkündür. Görülmeyen´ necasetin suyun vasıflarını değiştirmediği malumdur. Eğer su, mücerred necasetle necis olmasaydı, Hz. Peygamber bunu yasaklamazdı.

    İkinci kısım, iki külle veya daha fazla olan sudur. Bu su, sadece ne­casetin düşmesiyle necis olmaz. Ancak suya düşen necaset, suyun ren­ginden, kokusundan ve tadından birini değiştirirse necis olur. Bunun delili İcma´dır. İbn Münzir söyle der: ´Suyun içine az veya çok necaset düşüp de tadından, kokusundan ve renginden birini bozarsa, bu tür su­yun necis olduğunda âlimler icma etmiştir´.[6]

    Suyun Dört Kısmından Temizliğe Elverişli Olanı

    Bilindiği gibi bu dört kısım suyun tamamı abdest almaya, necaseti gi­dermeye elverişli değildir. Taharete elverişli olan sadece birinci kısmıdır. İkinci kısım da bedende kullanıldığı takdirde temizliğe elverişlidir. Üçüncü kısım her ne kadar temiz ise de ancak yemekte ve içmekte kul-

    Dördüncü kısım ise

    ——————————————————————————–

    [1] Buharî/217 ve diğer muhaddisler, (Ebu Hüreyre´den)

    [2] Buharî/191; Müslim/l6l6

    [3] Müslim/283 ve başka muhaddisler

    [4] Tirmizî, Ebu Dâvud, Neseî, İbn Mâce, Ahmed b. Hanbel, (İbn Ömer´den)

    [5] Müslim/278, (Ebu Hüreyre´den)

    [6] İmam Nevevî, eî-Mecmû, 1/160 –

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
    admin

    Related Posts

    Önsöz ve Kavramlar

    Taharet

    Kaplar

    Leave A Reply Cancel Reply

    • Son Eklenenler
    • Çok Okunanlar
    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    4 Haziran 2016

    Ramazan Risalesi

    16 Mayıs 2016

    Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman

    20 Nisan 2016

    Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri

    18 Nisan 2016

    Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir

    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Vasiyetleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Hayatı ve Yolunun Özellikleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Alaaddin Hazretlerinin Dilinden Şeyh Ahmed Haznevi Hazretleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Hazretin Sözlerinden Seçmeler

    • İslam Kültürü
    17 Kasım 2015

    Abid-Arif

    17 Kasım 2015

    Adak

    17 Kasım 2015

    Adet-i İlahiyye-İstidrac-Mucize

    17 Kasım 2015

    Ağlamak

    17 Kasım 2015

    Ahiret Yolculuğu

    • Haznevi Ekolü
    9 Temmuz 2015

    Allah İsmi Celili İle Zikretmek

    9 Temmuz 2015

    İnşirah Suresi ve Manevi Hayatımız

    9 Temmuz 2015

    Kuran-ı Kerim´de Zikir ve Tasavvuf Yolu

    9 Temmuz 2015

    Vesile Takva Cihad ve Tasavvuf

    8 Temmuz 2015

    Haznevi Mürşidlerine Genel Bir Bakış

    • Şeyh Muhammed Muta
    18 Şubat 2016

    Gerçek Muhabbet

    18 Şubat 2016

    Sünnetin Önemi ve İttiba

    17 Şubat 2016

    12 Rebiülevvel

    15 Şubat 2016

    Allah (c.c.) ve Rasulünü (sav.) Yüceltmenin Hakikatı

    15 Şubat 2016

    Müminlerin Hangisi Daha Akıllıdır ?

    Latest Reviews
    Etiket Bulutu
    abdest ahiret Allah bayram namazı cemaat cuma duası cuma namazı dua edep ehli sünnet ezan fitre gece namazı hac haram hatim hayrı istemek haznevi hilal imam iman irfan islam itikaf kuran musibet namaz niyaz orucun önemi oruç pişmanlık ramazan ramazana veda ramazan ayının büyüklüğü sadaka secde tasavvuf teravih tevbe teyemmüm tövbe umre yakarış yalvarış zekat
    Recent tabs widget still need to be configured! Add tabs, add a title, and select type for each tab in widgets area.
    © 2015 Haznevi.net

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.