Close Menu
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Son Yazılar
    • Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç
    • Ramazan Risalesi
    • Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman
    • Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri
    • Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir
    • Keşif ve Keramet – Ali SÖZER
    • Tevessül ve İbni Teymiyye ‘ ye Dair
    • Tevessül Konusunda Doğru Tavır
    Facebook
    Haznevi.net
    • Ana Sayfa
    • Haznevi Ekolü
    • Şeyh Muhammed Haznevi
    • Şeyh Muhammed Muta
    • İSLAM
    • ENGLISH
    • İletişim
    Haznevi.net
    You are at:Home»Son Peygamber»Brahmanizm

    Brahmanizm

    0
    By admin on 7 Kasım 2015 Son Peygamber

    İran´dan daha doğulara yöneldiğimizde, Hindistan´daki dinler ve mezheplerle karşılarşınz. Burada insanları farklı tabakalara ayıran ve sınıf esasına dayanan bir din görmekteyiz. Bu dine göre insanlar hak ve yükümlülükleri bakımından eşit değildirler. Aksi­ne Brahmanizm, insanları ibadetleri ve Brahma´ya yakınlıkları nisbetinde sınıflara ayırmaktadır. En büyük ilahları Brahma´dır. Bu dine göre insanlar atadan oğula devredilen mesleklerine göre sınıflara ayrılırlar. Bunlara göre meslek, soy gibi değerlendiril­mekte ve atadan oğula torunlara geçmektedir. Bunlar, insanları dört sınıfa ayırmışlardır:

    Birinci tabaka en yüksek sınıfı oluşturur. Din adamlarından ibaret olan ve dini hükümleri açıklayan bu sınıfa Brahmanlar sını­fı denir. Bunların tanrı Brahma´nın başından yaratıldığına inanı­lır. Bu sebeple, insanlar arasında en yüksek ve en üstün kimseler olduğu kabul edilir. Çünkü ilahlarının üst tarafı olan başından ya­ratılmışlardır. İnsanların düşü-nen aklı ve yöneten başıdırlar. Çünkü baş, bütün bu saydığımız şeylerin unvanıdır.

    İkinci tabakayı asker sınıfı oluşturur. İnançlarına göre bunlar, tanrı Brahma´nın omuzlarından ve ellerinden yaratılmışlardır. Bu nedenle onlar devletin ve milletin koruyucusu, savaşçıları ve kuv­vetin kaynağıdırlar. Dereceleri, Brahmanlar´ın derecesinden biraz daha aşağıdır. Fakat onlardan hemen sonra gelirler.

    Üçüncü tabaka, ziraatçı ve tüccarlardan oluşur. Bunlar, tanrı

    Brahma´nın dizlerinden yaratılmışlardır. İlk iki sınıfla, bunlar arasındaki mesafe çok uzaktır. Bunlar kendilerinden sonra gelen sınıfa yakındırlar. Çünkü yaratılış ve oluşumları daha çok onlara yakındır.

    Dördüncü tabakayı, hizmetçi ve köleler meydana getirir. İnanç­larına göre bunlar, tanrı Brahma´nın ayaklarından yaratılmışlar­dır ve en aşağı tabakaya mensup olduklarından Brahma´ya en uzak olanlardır. Çünkü bunlar, Brahma´nın başından çok uzakta­dırlar.

    Yukarıdaki sınıflara girmeyen ve onların altında bulunan gayr-i meşru, yani nesepten mahrum olarak dünyaya gelen diğer insan­lar ise şehirlerde düşük işlerde çalışır ve aplic adını alırlardı. Aplic adı, “necis” ve “murdar” anlamını ifade eder. Brahmanizm´e göre Hind asıllı olmayan herkes, necis ve murdardır. Bunların murdar­lıkları sadece manevi değildir. Aksine Brahmanizm´e göre bunlar hem maddi, hem de manevi olarak pistirler. Öyle ki, Hind asıllı ol­mayan bir kimse, kendilerinin testisinden su içtiği takdirde, o tes­tiyi kırıp parçalarlardı. İnanışlarına göre kast adı verilen bu sınıf sistemi, atadan oğula geçerdi. Bir sınıfta bulunan bir kimse, bir üst sınıfa yükselemezdi. Üst sınıfla bulunan bir kimse de bir alt sı­nıfa düşmezdi. Bu inanışa sahip kimselerin dereceleri, mensup ol­dukları sınıfa göre değişirdi. Örneğin Brahma sınıfında bulunan bir kimsenin erdemli olabilmesi için; akıllı, sakin kalpli, düzgün konuşan, nefsine hakim, adaleti uygulayan, temizliği gözle görü­lebilen, ibadete yönelen ve bütün gayreti dindarlığa yönelik olan bir kimse olması gerekirdi.

    Asker sınıfında bulunan kimsenin de heybetli, savaşçı, yiğit, cö­mert, fasih konuşan, felaket ve zorluklara aldırmayan^ düşmanla karşılaşmak için can atan bir kimse olması gerekirdi.

    Ziraatçı ve tüccar kimseden ise, mesleğine özen göstermesi, zi­raat işlerini titizlikle yerine getirmesi, davarlarını güzelce besle­mesi istenirdi. Tüccarın ticaret işlerini yapması, piyasayı bilmesi ve alış- veriş sözleşmelerinin gereğine riayet etmesi ve bu konular­da uzman olması gerekirdi.

    Hizmetçilerin, esirlerin ve murdar sayılan apliclerin, hizmet hususunda gayretli olmaları ve kendilerini insanlara sevdirmeleri gerekirdi. Çünkü bu, onların sahip olmaları gereken edebin gere­ğiydi. Toplumda gördükleri iş de böyle olmalarını gerektiriyordu.

    ´Hindliler´in Akla Göre Makbul, ya da Makbul Olmayan Sözle­ri´ adlı kitabında, Ebu Reyhan el Biruni sınıf sistemini açıkladık­tan sonra şöyle der: “Bu sınıflarda bulunan herkes, kendisi için belirlenen işleri yerine getirir ve gereklerine uyar, ibadetini ek­siksizce yerine getirip görevlerini unutmazsa hayra ve mükafata nail olur. Ama kendi sınıfının özelliklerini bırakarak başka sınıf­lara mahsus adetlere yönelirse, haddi aştığı için günahkar olur.”

    Bu, içinde putperestlik bulunan nizam ve ibadetlerdir. Bu din­deki putperestliği bir tarafa bırakıp, işin ameli yönünü ilgilendi­ren nizamlarına yöneldiğimizde, yine bir tuhaflıkla karşılaşıyo­ruz. Çünkü bir milletin, düşünce sistemi ne olursa olsun, böylesi­ne utanç verici bir sınıf sistemini kabul etmesi ve bunu uyulması zorunlu bir kural olarak görmesi düşünülemez. Onlardaki ruhi ve sosyal gerilemenin sebebi bu sınıf sistemi olmuştur. –

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
    admin

    Related Posts

    Resulullah´a (s.a.v.) Hitap

    Fikri İstikrarsızlık

    Mecusilik

    Leave A Reply Cancel Reply

    • Son Eklenenler
    • Çok Okunanlar
    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    4 Haziran 2016

    Ramazan Risalesi

    16 Mayıs 2016

    Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman

    20 Nisan 2016

    Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri

    18 Nisan 2016

    Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir

    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Vasiyetleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Hayatı ve Yolunun Özellikleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Alaaddin Hazretlerinin Dilinden Şeyh Ahmed Haznevi Hazretleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Hazretin Sözlerinden Seçmeler

    • İslam Kültürü
    17 Kasım 2015

    Abid-Arif

    17 Kasım 2015

    Adak

    17 Kasım 2015

    Adet-i İlahiyye-İstidrac-Mucize

    17 Kasım 2015

    Ağlamak

    17 Kasım 2015

    Ahiret Yolculuğu

    • Haznevi Ekolü
    9 Temmuz 2015

    Allah İsmi Celili İle Zikretmek

    9 Temmuz 2015

    İnşirah Suresi ve Manevi Hayatımız

    9 Temmuz 2015

    Kuran-ı Kerim´de Zikir ve Tasavvuf Yolu

    9 Temmuz 2015

    Vesile Takva Cihad ve Tasavvuf

    8 Temmuz 2015

    Haznevi Mürşidlerine Genel Bir Bakış

    • Şeyh Muhammed Muta
    18 Şubat 2016

    Gerçek Muhabbet

    18 Şubat 2016

    Sünnetin Önemi ve İttiba

    17 Şubat 2016

    12 Rebiülevvel

    15 Şubat 2016

    Allah (c.c.) ve Rasulünü (sav.) Yüceltmenin Hakikatı

    15 Şubat 2016

    Müminlerin Hangisi Daha Akıllıdır ?

    Latest Reviews
    Etiket Bulutu
    abdest ahiret Allah bayram namazı cemaat cuma duası cuma namazı dua edep ehli sünnet ezan fitre gece namazı hac haram hatim hayrı istemek haznevi hilal imam iman irfan islam itikaf kuran musibet namaz niyaz orucun önemi oruç pişmanlık ramazan ramazana veda ramazan ayının büyüklüğü sadaka secde tasavvuf teravih tevbe teyemmüm tövbe umre yakarış yalvarış zekat
    Recent tabs widget still need to be configured! Add tabs, add a title, and select type for each tab in widgets area.
    © 2015 Haznevi.net

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.