Close Menu
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Son Yazılar
    • Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç
    • Ramazan Risalesi
    • Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman
    • Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri
    • Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir
    • Keşif ve Keramet – Ali SÖZER
    • Tevessül ve İbni Teymiyye ‘ ye Dair
    • Tevessül Konusunda Doğru Tavır
    Facebook
    Haznevi.net
    • Ana Sayfa
    • Haznevi Ekolü
    • Şeyh Muhammed Haznevi
    • Şeyh Muhammed Muta
    • İSLAM
    • ENGLISH
    • İletişim
    Haznevi.net
    You are at:Home»Son Peygamber»Hz. Ebu Bekir´in Müslüman Oluşu

    Hz. Ebu Bekir´in Müslüman Oluşu

    0
    By admin on 3 Kasım 2015 Son Peygamber

    Hz. Ebu Bekir´in mi yoksa Hz. Ali´nin mi önce müslüman oluşu meselesine girmeyeceğiz. Çünkü bu, İslam´da tefrika ya­ratmak isteyen kimselerin ortaya attıkları ve bölücülük koku­su taşıyan bir meseledir. Şiiler, Hz. Ali´nin Hz. Ebu Bekir´den önce müslüman olduğunu iddia etmekte; buna karşın Emevi-lerle Nasıbiler (Hz. Ali´ye ve evladına düşmanlık eden kimse­ler) Hz. Ebu Bekir´in Hz. Ali´den önce müslüman olduğunu sa­vunmaktadırlar Bizim bu konuya girmemiz gereksizdir. Bu guruplardan herbiri sahabilerden bir kısmının kendi görüşlerini te´yid ettiklerini ileri sürmektedirler.Bizim görüşümüze göre, her ikisi de İslam´a ilk giren erkeklerdendir. Ebu Bekir o za­manlar olgun bir erkek olup kırk yaşına yaklaşmıştı. Hz. Ali ise on yaşındaydı. Henüz buluğ çağına ermemişti, ama meseleleri anlayan mümeyyiz bir çocuktu. Kötülükleri reddederek, kendi­sine söylenenleri düşünerek İslam´a girdi. Önce de anlattığı­mız gibi, İslam fıkkıhçıları, mümeyyiz çocuğun İslam´a girişini sahih saymaktadırlar. Her ne kadar bu yaştaki bir çocuğun ir-tidadının azaba neden olup olmayacağı hususunda ihtilaf et­mişlerse de, müslümanlığa girişinin sahih olacağını söylemiş­lerdir.

    Hz. Ebu Bekir Peygamber efendimizin risaletle görevlendi­rildiğini duyar duymaz, İslam´a koştu. Adı atik, ya da Abdül-Kabe idi. Peygamber efendimiz ona Abdullah adını verdi. Anla­tıldığına göre, annesinin hiçbir erkek çocuğu hayatta kalmaz-mış. Allah, Ebu Bekir´i nasib ettikten ve Ebu Bekir yaşadıktan sonra, annesi ona atik adını vermiş. Çünkü o ölümden azad ol­muştu. Atik kelimesi, azatlı kimse anlamına gelir. Adının Ab-dul-Kabe olduğunu söyleyenler de olmuştur. Çünkü anası ona Abdul-Kabe adını vereceğini daha önceden adamıştı. Sonra Peygamber efendimiz, Ebu Bekir´e Abdullah adını vermeyi uy­gun gördü.

    Ebu Bekir, Kureyşliler arasında temayüz eden bir şahsiyet­ti. Neseb alimlerindendi. Arapların neseblerini bilirdi. Önceki nesillerin haberleri konusunda bilgisi vardı. Dürüstlük ve gü-venilirliğiyle tanınmış bir tüccardı. Her ne kadar Muhammed (sav)in güvenirliği derecesinde bir şöhrete sahip olmasa da, Ku-reyş toplumu içinde güvenilir ve dürüst bir kimse olarak tanı­nırdı. Belki de güvenirlik, dostu Muhammed´den kendisine geç­mişti. Genel çizgilerde meşrepleri birbirine uyduğu, yaşları birbirine denk olduğu ve iki arkadaş oldukları için, Muhammed (sav)´in güvenirliği kendisine de geçmişti. Ebu Bekir putlardan uzak durma hususunda Peygamber efendimiz derecesinde ka­rarlı olmasa bile, yine de Allah onu Peygamber efendimize ya­kın bir dost olarak yaratmıştı. Aralarındaki fark şuydu: Cenab-ı Allah, Peygamber efendimizi Resul ve Nebi olması için yara­tıp gözetimi altında yaşatmıştı. Ebu Bekir´i ise Muhammed´e yakın takvalı bir dost olması için yaratmıştı.

    Dostlukları ve arkadaşlıkları, birbirlerine ahlaki olgunluk içinde muamele etmelerini sağlamıştı. Peygamberlik alametleri görüldüğü ve bi´setin başlangıç günleri geldiği zaman Hatice, nerede olduğunu bilmediği zaman, Peygamber efendimizi Ebu Bekir´e sorardı. Huzursuz olduğu, tedirginlik duyduğu zaman onun yanına giderdi. Ravilerin anlattıklarına göre Hz. Ebu Be­kir, Peygamber efendimizin, kendisinden îslam´a girmesini is­temesinden önce müslüman olmuştur. Çünkü o dostu Muham-med´in peygamber olarak gönderileceğini daha önceden bekle­mekteydi. Varaka bin Nevfel´in, Muhammed (sav)´in peygam­berliği hakkında söylediklerini duymuştu. Varaka´nm anlattık­larını Hatice´den öğrenmişti. Günlerden bir gün Hakim bin Hüzzam´ın yanında oturmaktaydı. Cariyesi yanına gelmiş ve şöyle demişti: “Halam Hatice, bugün, kocası Muhammed´e Mu­sa´ya gelen peygamberlik gibi bir peygamberliğin geldiğini söy­lüyor.” işte tam bu sırada Ebu Bekir, beklediği şeyin gerçekleş­tiğini anlamıştı. Hemen koşup o nurdan aydınlanmak ve o nu­run yuvasına sığınmak istemişti. Bu düşünceyle Peygamber efendimizin yanına gitti. Peygamber efendimiz kendisinden müslüman olmasını isteyince de hemen bunu kabul etti. Pey­gamber efendimizin bu isteği, cahil bir kimseden değil, arif bir kimseden yapılan istekti. Ebu Bekir bu isteğe hemen uydu ve teslim oldu, îslam´a girdi. Allah´a iman etti.[1]

    “Siret” adlı eserinde Ibn Ishak der ki: îîana gelen haberlere göre Peygamber (sav) efendimiz şöyle buyurmuştur: ´´Her kimi îslam´a davet ettiysem mutlaka tereddüt etmiş ve düşünmüştü. Fakat Ebu Bekir´i davet ettiğim zaman, o hiç tereddüt göster­medi. ”

    Ebu Bekir´in nefsi, davetten önce İslam´a hazır durumdaydı. Çünkü Peygamber efendimizdeki nübüvvet alametlerim gör­müştü. Ayrıca Varaka bin Nevfel´in de Peygamber efendimizin nübüvveti hakkında söylediklerinden haberdar olmuştu. Kaldı ki o, Peygamber efendimizin sadjk ve vefakar dostuydu. Gördü­ğü bir rüya, ona imanı müjdelemişti. Bu rüyanın yorumu ile nefsi aydınlanmış ve kalbi safîaşıp hakka yönelmişti.

    “Ravzul-Enf adlı eserde şu ifadelere rastlamaktayız: “Al­lah´ın Ebu Bekir´i îslam´a muvaffak kılmasının sebeplerinden biri de şuydu: O, rüyasında ay´ın Mekke-i Mükerreme üzerine indiğini görmüştü. Sonra bu ay, parçalara ayrılarak Mekke´nin bütün evlerine girmişti. Nihayet ay, evlerden çıkıp toplanarak Ebu Bekir´in kucağına inmişti… Ebu Bekir bu rüyasını ehli ki­taptan bazı bilginlere anlatınca, bilginler ona şu yorumda bu­lunmuşlardı: Beklenen peygamberin zamanı yaklaşmıştır. Sen ona tabi olacak ve insanlar içinde ondan en çok mutlu olan şa­hıs sen olacaksın.”

    İşte bu rüya sebebiyledir ki, Peygamber efendimiz kendisini imana davet ettiğinde, hemen icabet etmiş ve müslüman ol­muştu.”

    Ebu Bekir islam´a girince, Peygamber efendimiz onu kendi­ne sırdaş yaptı. Onunla arkadaşlığını ve dostluğunu dahada ilerletti. Zaten önceden ruhi ve ahlaki yakınlıkları bulunuyor­du. Bundan sonraki arkadaşlıkları ve yakınlıkları sırf Allah´a iman etmek temeli üzerine kuruldu. Hayatın zorlukları karşı­sında birbirlerine destek oldular. Abdullah oğlu Muhammed (sav), Ebu Bekir´in mertebesini daha da yüceltti.însanlar Ebu Bekir´in mertebesini biliyorlardı. Büyük bir sosyal mevkii var­dı. Ayrıca manevi güce de sahipti. Hem Allah ve hem de insan­lar katında yüksek yere sahip bir insandı.

    ——————————————————————————–

    [1] Şerhu Mevahıbu´l-Ledunnıye, C.l, S 240 –

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
    admin

    Related Posts

    Resulullah´a (s.a.v.) Hitap

    Fikri İstikrarsızlık

    Mecusilik

    Leave A Reply Cancel Reply

    • Son Eklenenler
    • Çok Okunanlar
    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    4 Haziran 2016

    Ramazan Risalesi

    16 Mayıs 2016

    Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman

    20 Nisan 2016

    Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri

    18 Nisan 2016

    Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir

    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Vasiyetleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Hayatı ve Yolunun Özellikleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Alaaddin Hazretlerinin Dilinden Şeyh Ahmed Haznevi Hazretleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Hazretin Sözlerinden Seçmeler

    • İslam Kültürü
    17 Kasım 2015

    Abid-Arif

    17 Kasım 2015

    Adak

    17 Kasım 2015

    Adet-i İlahiyye-İstidrac-Mucize

    17 Kasım 2015

    Ağlamak

    17 Kasım 2015

    Ahiret Yolculuğu

    • Haznevi Ekolü
    9 Temmuz 2015

    Allah İsmi Celili İle Zikretmek

    9 Temmuz 2015

    İnşirah Suresi ve Manevi Hayatımız

    9 Temmuz 2015

    Kuran-ı Kerim´de Zikir ve Tasavvuf Yolu

    9 Temmuz 2015

    Vesile Takva Cihad ve Tasavvuf

    8 Temmuz 2015

    Haznevi Mürşidlerine Genel Bir Bakış

    • Şeyh Muhammed Muta
    18 Şubat 2016

    Gerçek Muhabbet

    18 Şubat 2016

    Sünnetin Önemi ve İttiba

    17 Şubat 2016

    12 Rebiülevvel

    15 Şubat 2016

    Allah (c.c.) ve Rasulünü (sav.) Yüceltmenin Hakikatı

    15 Şubat 2016

    Müminlerin Hangisi Daha Akıllıdır ?

    Latest Reviews
    Etiket Bulutu
    abdest ahiret Allah bayram namazı cemaat cuma duası cuma namazı dua edep ehli sünnet ezan fitre gece namazı hac haram hatim hayrı istemek haznevi hilal imam iman irfan islam itikaf kuran musibet namaz niyaz orucun önemi oruç pişmanlık ramazan ramazana veda ramazan ayının büyüklüğü sadaka secde tasavvuf teravih tevbe teyemmüm tövbe umre yakarış yalvarış zekat
    Recent tabs widget still need to be configured! Add tabs, add a title, and select type for each tab in widgets area.
    © 2015 Haznevi.net

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.