Close Menu
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Son Yazılar
    • Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç
    • Ramazan Risalesi
    • Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman
    • Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri
    • Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir
    • Keşif ve Keramet – Ali SÖZER
    • Tevessül ve İbni Teymiyye ‘ ye Dair
    • Tevessül Konusunda Doğru Tavır
    Facebook
    Haznevi.net
    • Ana Sayfa
    • Haznevi Ekolü
    • Şeyh Muhammed Haznevi
    • Şeyh Muhammed Muta
    • İSLAM
    • ENGLISH
    • İletişim
    Haznevi.net
    You are at:Home»Son Peygamber»Musa (as), Arap Beldelerinde, Risaletle Görevlendirildi

    Musa (as), Arap Beldelerinde, Risaletle Görevlendirildi

    0
    By admin on 4 Kasım 2015 Son Peygamber

    Musa peygamber Mısır´da doğdu ve büyüdü. Firavun´un sara­yında yetişti. Burada Cenab-ı Allah´ın himayesinde gençlik çağı­na erdi. Allah, onu kendi gözetimi ve himayesi altında tuttu. Onu korudu ve ona peygamberlik verdi. Kendisi ile konuşma şerefine ulaşan bir kul yaptı. Ama Rabbi´nin risaleti, doğup geliştiği yer olan Mısır´da değil, Mısır diyarının dışında Arap beldelerinde bir ağacın ardında kendisine ulaştı. Rabbi o ağacın gerisinde kendisi ile konuştu. Bu noktaya şöyle gelinmişti:

    Musa Peygamber, İsrailoğulları´ndan birine saldıran Mısırlı bir adamı öldürmüştü. Fakat saldırıya uğramış olan İsrailli adam, Musa peygamberi bir başka Mısırlıyı öldürmeye teşvik et­mişti. Musa, bunun bir fitne olduğunu anlamasaydı, ikinci adamı da öldürecekti. Kendi kavminden olan fitneci adama şöyle demiş­ti: “Belli ki, sen bir azgınsınl” Böyle diyerek, ikinci kez o fîtneka-rm oyununa gelmedi. Ancak Firavun ve adamlarının, kendisini öldürmek için plan kurduklarını haber alınca Mısır´dan çıktı. Medyen taraflarına yöneldi. O anda şiddetle yardıma ve imdada ihtiyaç hissediyor ve şöyle diyordu: “Rabbim, doğrusu bana indi-receğin hayra muhtacım.” (Kasas: 24)

    Rabbinden hidayet umarak yine şöyle diyordu: “Umarım ki, Rabbim beni doğru yola iletir.” (Kasas: 22) “Medyen suyuna geldi­ğinde, davarlarını sulayan bir insan topluluğu buldu. Onlardar, başka, hayvanlarını sudan alıkoyan iki kadın gördü.” (Kasas: 23)

    Bu iki kız, kendi koyunlarının başkalarınınkine karışmaması için, koyunlarını geride tutuyor ve su başına bırakmıyorlardı. Su­yun başındaki kimseler, koyunlarını sulayıp götürdükten sonra arta kalan su ile kendi koyunlarım suluyorlardı. Öncekiler, hay­vanlarını suladıktan sonra kuyunun ağzına büyük bir kaya par­çası bırakıyor ve öylece gidiyorlardı. Bu kızlar, o kaya parçasını kuyunun ağzından kaldıramadıkları için, sadece oradaki ha­vuzda arta kalan su ile kendi hayvanlarını sulayabiliyorlardı. Al­lah´ın rahmetine muhtaç olan Musa, bedenen zayıf olan o iki kıza: ” ´Derdiniz nedir ´ dedi. ´Çobanlar ayrılana kadar biz sulamayız Babamız çok yaşlıdır. Onun için bu işi biz yapıyoruz´ dediler.” (Ka­sas: 23) ´

    Çobanlar hayvanlarını sulayıp gittikten sonra, Musa kuyu ba­şına gelerek, ağzındaki büyük kaya parçasını kaldırıp bir kenara bıraktı. Su çekerek iki kızın hayvanlarını suladı.

    Bundan sonra o iki kız, eve gidip babalarına o güçlü ve güveni­lir kimsenin, yani Musa´nın bu yardımını anlattılar. Bunun üzeri­ne babalan da Musa´yı çağırıp yanında sekiz, ya da on yıl süreyle ücretli olarak çalıştırdı. Musa bu süreyi tamamladı. Yani on yıl müddetle o iki kızın babalarının yanında çalıştı.

    “Musa, süreyi bitirip ailesiyle yola çıkınca Tur´un (sağ) yanın­da bir ateş gördü. Ailesine dedi ki: ´Siz durun, ben bir ateş gör­düm, belki ondan size bir haber getiririm, yahut bir ateş koru (ge­tiririm) de ısınırsınız.´ Oraya gelince o mübarek yerdeki vadinin sağ kıyısında bir ağaçtan kendisine seslenildi: ´Ey Musa, muhak­kak alemlerin Rabbi Allah, benim, ben!´” (Kasas: 29- 30)

    Ebu´l- Fida´nın “Kısas-ül- Enbiya” adlı kitabında da anlattığı gibi Medyen, Cenab-ı Allah´ın, içinde yaşamakta oldukları Eyke-liler´i helak etmiş olduğu şehirdir. Eykeliler Şuayb peygamberin kavmidir. Onların helakleri Musa peygamberden önce olmuştur.

    Görüldüğü gibi, Medyen Arap beldelerinden biridir. Musa pey­gambere risalet orada gelmiştir. Firavun´un beldesi olan Mı­sır´dan uzaklaşarak nefsi temizlenip arman Musa, on yıl süre ile çalıştıktan sonra Medyen´de ilahi risalete muhatap olmuştur.

    Musa´nın, Sina toprağındaki Tur dağının yan tarafında ilahi ri­salete muhatap olduğu konusunda nas bulunduğunu söyleyenler vardır. Biz bu sözüngerçek olduğunu kabul ediyoruz; ancak Mu­sa, Firavun ile onun etkisinden ve zorbalığından, kavmini zillet ve meskenet üzere terbiye etmesinden uzaklaşıp temizlenmesinden, arınmasından sona ilahi risalete muhatap olmuştur. Firavun´un zamanında Mısır´da bolluk ve verimle, zillet ve meskenet bir ara­da görülüyordu.

    Medyen şehrinin Şam taraflarındaki Arap beldelerinden biri olması ile, Hz. Musa´nın Tur dağının yanında peygamberlikle gö­revlendirilmesini nasıl bağdaştırabiliriz

    Bu soruya, “Kısas-ül- Enbiya” adlı eserinde Ebu´l- Fida şöyle cevap verir: “Musa, kayınpederinin yanından zevcesiyle birlikte ayrılıp yola çıktı. Birçok tefsircinin anlattığına göre, sılaya kavuş­ma özlemi içindeydi. Mısır´daki akrabalarını gizlice ziyaret etmek için yola koyuldu. Beraberlerinde çocukları ve davar sürüleri de vardı. Bu davar sürülerini, Medyen´de ikamet ettiği müddet için­de elde etmişti. Cenab-ı Allah onu, insanlara üstün kilmiş ve ken­disiyle konuşan bir kimse olma şerefine mazhar etmişti. Fira-vun´a elçi olarak gönderdi. Şuayb peygamber onu, Mısır toprağın­da kurtarmıştı. On yıl süreyle yanında tutmuş ve himaye etmişti. Bu süre içinde onu, azgın Firavun´un zulmünden korumuştu. İşte Musa, Rabbinin risalet emrini tebliğ etmek üzere Firavun´a gidi­yordu. O Firavun ki, azgınlık ve taşkınlık yapmıştı. Kendini zen­gin gördüğü için haddi aşmıştı.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
    admin

    Related Posts

    Resulullah´a (s.a.v.) Hitap

    Fikri İstikrarsızlık

    Mecusilik

    Leave A Reply Cancel Reply

    • Son Eklenenler
    • Çok Okunanlar
    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    4 Haziran 2016

    Ramazan Risalesi

    16 Mayıs 2016

    Tasavvuf Risalesi – Bediüzzaman

    20 Nisan 2016

    Bir Bilgi Kaynağı Olarak Tasavvufta Keşfin Değeri

    18 Nisan 2016

    Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir

    20 Mart 2017

    Bir Geleneği Olmak Mahmud Erol Kılıç

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Vasiyetleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh İzzeddin Hazretlerinin Hayatı ve Yolunun Özellikleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Alaaddin Hazretlerinin Dilinden Şeyh Ahmed Haznevi Hazretleri

    7 Temmuz 2015

    Şeyh Hazretin Sözlerinden Seçmeler

    • İslam Kültürü
    17 Kasım 2015

    Abid-Arif

    17 Kasım 2015

    Adak

    17 Kasım 2015

    Adet-i İlahiyye-İstidrac-Mucize

    17 Kasım 2015

    Ağlamak

    17 Kasım 2015

    Ahiret Yolculuğu

    • Haznevi Ekolü
    9 Temmuz 2015

    Allah İsmi Celili İle Zikretmek

    9 Temmuz 2015

    İnşirah Suresi ve Manevi Hayatımız

    9 Temmuz 2015

    Kuran-ı Kerim´de Zikir ve Tasavvuf Yolu

    9 Temmuz 2015

    Vesile Takva Cihad ve Tasavvuf

    8 Temmuz 2015

    Haznevi Mürşidlerine Genel Bir Bakış

    • Şeyh Muhammed Muta
    18 Şubat 2016

    Gerçek Muhabbet

    18 Şubat 2016

    Sünnetin Önemi ve İttiba

    17 Şubat 2016

    12 Rebiülevvel

    15 Şubat 2016

    Allah (c.c.) ve Rasulünü (sav.) Yüceltmenin Hakikatı

    15 Şubat 2016

    Müminlerin Hangisi Daha Akıllıdır ?

    Latest Reviews
    Etiket Bulutu
    abdest ahiret Allah bayram namazı cemaat cuma duası cuma namazı dua edep ehli sünnet ezan fitre gece namazı hac haram hatim hayrı istemek haznevi hilal imam iman irfan islam itikaf kuran musibet namaz niyaz orucun önemi oruç pişmanlık ramazan ramazana veda ramazan ayının büyüklüğü sadaka secde tasavvuf teravih tevbe teyemmüm tövbe umre yakarış yalvarış zekat
    Recent tabs widget still need to be configured! Add tabs, add a title, and select type for each tab in widgets area.
    © 2015 Haznevi.net

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.